Duygu, doğruyu yazarsa, bunun sonucunda düşünce ve sözler de, doğru olarak biçimlenir. İçimizdeki bu yazmanın yazdığı şeyler yanlışsa, onlar da gerçeğe aykırı düşer.
“Dünyadaki tüm öküz, at ya da hayvanlar sadece hazzın peşinden gittiklerinden, onu birinci sıraya koymak isterler ama buna olanak yok. Kâhinlerin kuşlara umut bağlaması gibi, insanlar da hazlara umut bağlamıştır. Hazların insan yaşamındaki en güzel şey olduğuna inanırlar ve hayvanlardaki isteklerin bir felsefe perisi tarafından söyletilen sözlerden daha değerli olduğunu düşünürler.”
Ilımlılar, her an "fazla kaçırma!" ilkesine bağlıdırlar ve bu ilkeye uyarlar. Halbuki zevk ve sefa düşkünleri, akılları başlarından gidecek ve naralar atacak kadar haz duygusunun ta öbür ucuna giderler.
“Tartışmamız zekâ ve hazzın mutlak iyi oldukları iddiasını ortadan kaldırdı. Çünkü her ikisi de kendi kendilerine yeterli değillerdi, hem eksiktiler hem de yetersiz.”