Tek hissettiği Alef'in nasıl olup da böyle bir şey yaptığıydı. İşte o an anlamıştı, iyi ile kötünün farklı şeyler olmadığını. Aslında ikisi de aynı şeydi. Hangisini göreceğinizi belirleyen ise sadece koşullardı.
Ağaçlar inanılmaz büyüklerdi ve mükemmel bir görüntü oluşturuyorlardı. İnsanlığın bu mükemmelliğe karşı bu kadar duyarsız ve bir o kadar acımasız oluşunu bir türlü anlamamıştı. Gerçi insanın güzel olana hep bir acımasızlığı vardı zaten.
Dünyadaki evliliklerin küçük bir kısmı, zorla yaptırılan evliliklerdi. Geri kalan çok büyük bir kısmı ise birbirlerini sevdiklerini sanan insanların yaptıklarıydı. Daha doğrusu seveceği insanı bulamadığında, korkudan, bulduğu insanı sevmeye çalışanlar.
Merhabalar,
Kitabı dün okumaya başladım ve şöyle bir durum fark ettim. Kitapta çok fazla geleceğe yönelik belirsizlik vurgusu var. İlk 100 sayfada neredeyse her on sayfada bir kez tekrar edecek kadar çok... Yani tamam, anladık gelecekte büyük bir şeyler olacak.. Bırakınız da aksın işleyiş ve o büyük şeylere gelelim biz de. Her fırsatta akışı zamansal kesintiye uğratan "gelecekte olacaklardan habersizlik" vurgularına bu kadar sık gerek yok. Bitince genel değerlendirmemi yazacağım. Teşekkürler, iyi günler.