Elif Şafak'ın "AŞK" isimli romanından sonra "PİNHAN" tam bir hayal kırıklığı oldu benim için. "AŞK"tan sonra beklentim çok mu yüksekti bu kitap için, yoksa ben mi yanlış zamanda okudum kitabı bilemiyorum. Tek bildiğim kitaptan hiç bir şekilde bir lezzet alamadığımdır.
Kitap Pinhan'ın çocuk yaşta Dürri Baba tekesinde kalmaya başlaması ve derviş olup, ardından da iki başlılığıyla olan mücadelesini anlatmakta. Kitap'ın ilk 60 sayfası ne kadar akıcıydıysa, ilk 60 sayfadan sonrasıda bir o kadar sıkıcıydı. Gözüm patladı kitabı okuyup bitirene kadar. Kitapta o kadar çok karakter varki ve karakterlerin bir çoğunuda gereksiz yere uzun uzun yazmışki yazar, insan okurken sıkılıyor... Kitap'ı beğenmemiş olmama ramen yinede 6 puan verdim, bunu da kitabın ilk 50 sayfasındaki altı çizilesi o güzel cümlelerden dolayı yaptım.
Her ne kadar "PİNHAN" 1998 yılında "Mevlana Büyük Ödülü"nü almış olsada bence yeterince başarılı bir kitap olmamış. Yanlış bilmiyorsam bu Elif Şafak'ın aynı zamanda ilk kitabı..
Yorumumu kitap'tan bir alıntıyla bitiriyorum:
"Görünenle yetinirsen eğer sadece tırtılı bilirsin. Çirkindir ya tırtıl, gönlünü çelmez. Görünenin ötesine geçmek istersen eğer, aradan örtüyü kaldırıp da gönül gözü ile bakarsan, kelebeği bulursun karşında. Güzeldir ya kelebek, gönlün ona akar. Lakin gönül gözünle görürsen eğer, kelebeğe değil tırtıla sevdalanırsın."
Herkese keyifli okumalar...