Kukla iken, ne kadar gülünç bir yaratıkmışım. Şimdi ise söz dinleyen, akıllı, çalışkan bir çocuk olduğum için, çok sevinçliyim, daha önemlisi dünyanın en mutlu insanıyım...
İnsanın, namusuyla birkaç kuruş biriktirebilmesi için, ya kollarıyla ya da kafasının gücüyle, bu parayı kazanmayı bilmesi gerektiğine inanmak zorunda kaldım..
Neşeli, küçük, yaşlı bir adam içeri girdi. Adı Geppetto idi, ama civardaki çocuklar ona, mısır püskülüne benzeyen sarı peruğu yüzünden “Mısır Püskülü” adını takmışlardı. Zaten huysuzdu, ama onunla “Püskül” diye dalga geçenlere deli olurdu. Sonunda bir gün çıldırdı ve kimse daha fazla onunla alay edemedi.
“Seni buraya ne getirdi Bay Geppetto?”
“Bacaklarım. Bay Antonio, sizden bir şey rica etmeye geldim.”
“Buyurun, size hizmete hazırım,” dedi yaşlı marangoz, dizlerinin üzerinde doğrulmaya çalışarak.
“Bu sabah aklıma bir şey geldi.”
“Anlat dinleyelim.”
“Çok güzel, tahtadan bir kukla yapmayı düşündüm, dans edip zıplayan, havada taklalar atan gerçekten çok güzel bir şey. Sonra bu kuklayla dünyayı gezip bir parça ekmeğimi ve bir bardak şarabımı kazanabileyim. Ne düşünüyorsun bu konuda?”