Hepimizin çokça duyduğu, izlediği Pinokyo'yu şimdiye kadar okumamış olmak, kendi adıma bir talihsizlikti. Kitabın çevirisi oldukça başarılı. Çocuğun ruhunu, yetişkinin beklentisini ve toplumun bakışını mizahi bir yaklaşımla okuyucuya aktaran yazarın, insana olan bakış açısıyla da hümanist bir yaklaşım sergilediği söylenebilir. Çalışmak, okumak, yetişkin sözü dinlemek her ne kadar 'makul' görülse de, çocukların daha çok 'oyun'la ilgilendikleri malumdur. Montessori'nin dediği gibi:"oyun, çocuğun işidir."
Pinokyo'nun başına gelen türlü tehlikelerin sebebi de, oyun-çalışma ikileminde bütünüyle oyunu tercih etmesidir. Çocukları bütünüyle ne oyundan ne de çalışmaktan alıkoyabiliriz. O halde oyunlaştırılmış çalışmaların ve öğrenmelerin çocukların gelişimlerine daha uygun olduğunu söyleyebiliriz.
Kitabın içeriğine çokça değinmek istemedim çünkü etkileyici bir serüven var, bundan bahsetmek film izleyen birine filmi anlatmak gibi olurdu. Ne zaman ki bir yalana yanaşacak olsam burnuma dokunacağım. Kısa burunlu insanlar dünyasında yaşamak ümidiyle. İyi okumalar.