Zühd denebilecek bir sâdelik içerisinde, bozkır hayatının zorunlu kıldığı basit bir hayat tarzını yaşayan Türklerin İslâm'a ve tasavvufa fıtraten yatkın oluşları tarihi ve sosyal etkenlerle birleştiğinde kalabalık Türk kitlelerinin İslâmlaşması kolaylaşmıştır.
Türkler İslâm'ı savunurken ve tevhid sancağını Haçlı sınırlarında dalgalandırırken İslâm ile Türk adı neredeyse özdeşleşmiştir. Bu muhteşem gelişmede tasavvufun oynadığı rol, kilit sayılabilecek bir konumdadır.