Yavuz Selim'in, Müftü Hamza'dan aldığı bir fetva ile Kızılbaşlar'ın yediden yetmişe deftere yazılmasını istemesi, daha sonra kırk bin Alevi'yi öldürmesi de tarihin yadsınmaz bir gerçeğidir.
Pir Sultan Abdal, yedi yaşına geldikten sonra babasının koyunlarını otlatmaya başlar. Yıldız Dağı'nın eteklerinde koyunları otlattığı bir gün, bir ağacın gölgesinde uyuyakalır. Ak sakallı yaşlı bir adam görür düşünde. Yaşlı adamın bir elinde dolu, öteki elinde elma vardır. İkisini de Haydar'a uzatır. Haydar önce doluyu alıp içer. Elmayı alırken de yaşlı adamın avucunun içinde parlayan yeşil bir ben görür. Görür görmez de, bu ak sakallı yaşlı adamın Hacı Bektaş Veli olduğunu anlar. Sarılıp ellerini öper. Yaşlı adam ona, "Gayrı adın Pir Sultan olsun." der ve devam eder: "Adın dört bir yana yayılsın. Sazının üstüne saz, sözünün üstüne söz olmasın. Adını ben verdim, yaşını da Tanrı versin….