Aşkın sınırları olmadığını gözler önüne seren aşka aşık adam Nazım Hikmet.. Ve onun hayatına giren onca kadına rağmen Nazım'ın yanına eklediğimiz tek isim olan Piraye...
Belki de en zoru aşka aşık bir adamı sevmek ama öyle alelade değil, hudutsuzca sevmek. Karşılık beklemeden, birçok şeyi görmezden gelerek, gururu ayaklar altına alarak, içinin en derinlerinden geldiği için sevmek. Bir türlü gidememek ya da zaten hiç gitmek istememek. İşte Piraye de böylesine büyük bir tutkuyla gönülden bağlıydı Nazım’ına.
Nazım'ın Piraye'ye yazdıklarını biliyorduk da Piraye'nin kalemindeki Nazım'ı bilmiyorduk. Birde Piraye'den dinleyelim aşkı. Nazım Hikmet'in şiirlerine konu olan, o şiirlerde kendimizi aradığımız, kendimize pay çıkarmaya çalıştığımız Piraye'ye şahit olalım. Aşka aşık Nazım'dan değil de Nazım da aşk olan Piraye'ye kulak verin. Anlatacak çok şeyi var...
“Gidemezsin. Dönmeyeceğini sandığın hiçbir yola gidemezsin sen. Gittiğini sandığın hayatların içerisinde, olmadık bir anda gözünün önüne gelecek gözlerim. Çaresizliklerinde beni anacak, bir korku ile hatırlayacak, bir meyve ile duygulanacak, belki de bir şarkı ile ağlayacaksın benim için ve kimse bilmeyecek içinde açan yaprakları kanlı, gövdesi yaralı Piraye çiçeğini.”
