Doğa, her zamanki gibi istifini hiç bozmadan, görevlerini yerine getiriyordu. Gerektiğinde rüzgâr estiriyor, gerektiğinde yağmur yağdırıyordu. Sular gelince ırmak kabarıyor, zamanı gelince alçalıyordu.
En sevdiğim yazarlardan biri olan Vasconcelos'un başka bir kitabıyla karşınızdayım. Şeker portakalı serisinden sonra bu kitabın da Şeker Portakalı kadar saracağını düşündüm ama azıcık yanıldım. Öncelikle kitapta çok fazla yabancı kelime var o kelimeleri altta açıklamış olsa da aşırı yoğun bir anlatım gibi geldi bana. Kitabın adının da neden Kırmızı Papağan olduğuna anlam veremedim doğrusu. Konusuna gelecek olursam... Elmas uğruna verilen mücadele... Bu yolda sevdiklerini kaybetmek ve maalesef öldürmek... Elmasın insanda oluşturduğu hırs ve bu uğurda kim olduğunu önemsemeden kıyılan canlar. Üzücü bir kitap. Kahramanların tümü hayatlarının geri kalanını daha iyi şartlarda geçirmek istese de hiçbirinin hikayesi istedikleri gibi bitmedi. Kitabı okuyunca sahip olduklarınla yetinmenin daha iyi olacağını görüyorsunuz. Güzel kitap. Okunabilir.
Kırmızı PapağanJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2017403 okunma
— Ne istiyorsun benden Kanau?
Adama ilk kez adıyla sesleniyordu.
— Hiçbir şey, yalnızca konuşmak... Seninle dost olabilir miyiz?
— Benim dostluğum ne işe yarar ki?
— Hiç olmazsa güvenebileceğim biri olurdu.