Hiçbir bok bilmeden görüş sahibi olan ve utanmadan bu altyapısız görüşünü ağzında tükürükler saçarak savunan, cahil cesaretli ama korkak, duyarlı gözüken ama sığır gibi yaşayan amına koduğumun yapmacık kasıntı orospu evlatları. Suratlarına bakmaya bile tahammülüm yok bu insanların.
(…) Bunları başkalarına söylediğinde “Sana ne olum bak dalgana” tavsiyesi alırsın ama o kadar kolay değildir, “dalgana bakmak”. Bizler dış etkilere açık mahlukatlarız, önemsememe eşiğin ne kadar yukarıda olursa olsun, bir yerden sonra boğar seni bu gerçekler.
"Arya?”
“Canım?”
“Schindler’in Listesi‘ni seyretmiş miydin?”
“Evet.”
“Hani orada kırmızı paltolu bir kız çocuğu vardı ya, tüm film siyah beyazdı ama bir tek o kız renkliydi. Sen de öylesin işte benim için.”
Cahile laf geçirememek; Galileo için engizisyon mahkemesine dünyanın döndüğünü anlatmaktır, bir çocuk için ise atarinin televizyonu bozmadığını anne-babaya anlatmaktır.
Eğer acı eşiğine yakın bir yerlerde dolanıyorsan yüzüne kapanan kapının rüzgarı bile canını yakar hale gelir. İşte öyle bir haldeyim, bunlara artık tahammül edemiyorum daha doğrusu tahammül etmek zorunda olmaya tahammül edemiyorum. Başka bir seçeneğimin olmayışına...
Hayatımda eksik olan parçaydı Arya.
Bir Kelime Bir İşlem'deki joker harfiydi.
Kim Milyoner Olmak İster'de telefon jokeri olarak aranan ve soruyu 10 saniyede bilen işe yarar arkadaştı Arya.
Mario'da kestirme yola giden yeşil boruydu Arya.
Çalışmadığın sınavın ertelenmesi haberiydi...
İlhan Mansız'ın Senegal'e attığı goldü.
Hayatı güzelleştiren her şeydi Arya.
Unutmayın ki Adolf Hitler'in yaptığı her şey kanunlara uygundu. Zira kanunları adaleti sağlamak için değil, senden kanununa uygun bir şekilde faydalanmak için koyarlar.
Çapulculuk, ayyaşlık ve marjinallik rütbeleri ile taltif edildik. Ömür boyu gururla taşıyacağız. Bunlar sekreterli, sümenli, odacılı, korumalı, marokenli, kravatlı, pötikareli devlet rütbelerinden daha kalıcıdır.