Yetişkinken okuduğum ilk çocuk kitabı. İlk gördüğümde de okurken de içimi kıpırdatan bir kitap oldu :)
Özellikle Plüton’un gamsızlığı ve kendine güvenini çok sevdim. Can sıkıntısından ortaya fikirler atan Dünya’yı takmayan, kendini sevip kendinden memnun olan biri Plüton. Belki de en çok çocukların böyle hissetmeye ihtiyacı var. Yetişkinlerin içindeki çocukların da tabii.
Bize de kendimizle, sahip olduklarımızla veya olamadıklarımızla ilgili aklına geleni söyleyen birileri hep var. Kimse yoksa biz varız kendimizi gezegenlikten çıkarıp olmadık kalıplara döken.
Artık kendimden veya başkalarından duyduklarıma karşı Plüton’un tütülü eteğiyle dans etmesini canlandıracağım aklımda :)
‘İnsan’ seven ve her yazısında ‘’olduğu gibi sevme’’, ‘’olduğun gibi sevilme’’nin üstüne basan yazarın bu çocuk kitabında da vermek istediği mesajlar açık. Plüton da bu mesajları bize çok güzel iletmiş.
“Ben sizi memnun etmek için yaşayamam
Biraz küçük, biraz yavaşım ama ben Plüton’um
Başkası olamam, size benzemeye çalışırsam yolumu şaşırırım
Zamanla o taklitçi Plüton’a alışırım
Oysa ben seni göbeğinle seviyorum, seni de halkalarınla
Evet, yavaşım ama bu yolu tamamlayacağım, güvenin bana
Aynı sınıftayız diye aynı olmak zorunda değiliz
Birbirimizi her halimizle sevebilmeliyiz.”