Politik Kamera kitabı, (biz ne izliyoruz, izlediğimiz filmlerin alt okumasında hangi ideolojiler barınmakta, bildiklerimizin, gördüklerimizin ne kadarı bize ait, ne kadarı bilinç altımıza yerleştirildi) bize bir kez daha gösteriyor ki, film salt izlenme üzere, eğlenme üzere, zaman geçirme üzerine, erkana yansıtılan bir sanat değildir. Sinema kral Marx'ın belirtiği gibi 'afyon görevi' görmektedir. Bir çok yönetmenin elinde, ideoloji yayma aygıtı olan, yerleşik düzenlerin devamına, ataerkil sistemin kodlanmasına, bu kodlamada kadının konumunun iyice empoze edilişine, kadını ikinci konumda, ideal rollerle (fedakar anne, sadık eş, yada erkeği amacından saptıran vamp kadın) verilmesine, cins ayırımlarında erkeği başat rol ile kadını ise edilgen konumla verilişine kadar bir çok yönden yapı bozumuna uğratarak veren kitap özellikle Hollywood sinemasında konuların ne şekilde ve hangi amaçlarla hizmet ederek verilişine ışık tutması bakımından mutlaka okunması gereken bir yapıttır.