Psikanalizde özne arzuladığı nesneye doğru yönelir; çünkü arzuladığı bir eksikliktir, bir ihtiyacın eksikliğinin giderilmesi lazımdır. Halbuki Gilles Deleuze ve Felix Guattari'ye göre arzunun kendisi eksiğe doğru yönelmez, arzu zaten kişinin içinde vardır ve önce arzu vardır. Bu da Tarde'ın sosyolojisinden ödünç alınan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.
Fransız inteligentia'sı içinden Foucault'nun tüm Aydınlanma eleştirilerine rağmen hala modernist bir tavırda olduğunu unutmamalıyız ve de kendisine sorulan bir soruda postmodern için "O da neymiş" diyerek alaylı bir şekilde kendi düşünce tarzının postmodern olarak nitelenmesine karşı çıkmıştır.
İç savaş haline gelen savaşlarda, bugün iki ayrı episteme üzerinden eklemlenen iki hukuk hareketi iç içe yaşamaktadır: Ulus-devlet epistemesinin teritoryal hareketiyle ulus-aşırı durumun "iç savaşlar" (sivil savaşlar) üreten savaşlarının hukuki analizi. Bu ikisinin içinden, ikili eklemlenmeden geçerek ve başka bir yapılanmaya doğru gitmekte olduğumuzun bilincinde olarak analiz yapmak zorundayız. Eski analiz biçimleri bizim "iç (sivil) savaş" durumlarını anlayabilmemizi engelleyecek gibi gözükmektedir.
Her türlü parçalanmayı ve yayılmayı engellemek ve birleştirmek amacıyla yapılan müdahalelerin tözünü tanımlamak, "kuramsal olarak, paradoksal ve anti-demokratik" bir durumu ortaya koymaktadır. Yani, en pratik olarak, totaliterleşmektedir.
Yapısalcılığın ikinci bir yüzü olarak kabul edilen Louis Althusser'in Marksizmden temizlemeye çalıştığı diyalektik ise, Spinozist bir Marksizme doğru giden ve sonra da, Negri tarafından geliştirilecek bir Marksist düşünceye yol açmıştır. Lacan'ın ise, Freud'a dönüş olarak ele aldığı çalışmalarında anti-diyalektikten daha çok Hegel'in köle ve efendi diyalekti ğini bir tür Kant ile birleştirerek sürdürdüğünü de idia edebiliriz. Özellikle Kant ve Sade adlı Yazılar'ındaki, yaklaşım bizi bu fikre doğru sürüklemektedir. Aslında bu yazıda Lacan, Freud'un çalışmasının Sade ile başladığını, Sade'ın sapkınlıkların tasnifini yaptığı fikrinin spesiyalistlerin bir hatası olduğunu ama aslında Sade'ın yatakodasının bir tür akademi, okul, lise olarak kabul edilmesi gerektiğini yazmıştır. Lacan' a göre, burada etik sorunu ortaya çıkmaktadır. Lacan bir tarih benzerliği üzerinde durur: Sade'ın kitabı, Yatakodasında Felsefe tam olarak Kant'ın ikinci eleştirisi olan Pratik Aklın Eleştirisi'nden (ki Kant burada özgürlük ve ahlak yasası sorununa pratik akıl açısından bakarak değinmiştir) sekiz yıl sonra yayımlanmıştır.