Parisli entelektüellerin bazıları Yahudilere karşı duydukları tiksintiyi dile getirmeden önce en iyi arkadaşlarından bazılarının Yahudi olduğunu söyler. İkiyüzlülük.
Kütüphaneler büyüleyici yerlerdir; kimi zaman bir demir yolu peronunda gibisindir; egzotik ülkeler hakkında araştırma yaparken uzak kıyılara yolculuk ediyormuşsun duygusu yaşarsın.
Bizim gibi okumuş yazmış insanların kendilerini evrenin düzeninde gerekli bir unsur olarak görmesi, cahillerin batıl inançlarına eşit. Dünya düşüncelerle değiştirilemiyormuş. Az düşünce üreten kişiler daha az hataya maruz kalıyorlar, onlar herkesin yaptığını izliyorlar, kimseyi rahatsız etmiyorlar, başarıyorlar, zenginleşiyorlar, iyi pozisyonlara ulaşıyorlar, milletvekilleri, şöhretli edipler, akademisyenler, gazeteciler oluyorlar; ödüllere, nişanlara boğuluyorlar. İşlerini böylè yürütene aptal denir mi?
İnsanların en belli başlı niteliği her şeye inanmaya hazır oluşudur. Öyle olmasa kilise iki bin yıldır inanılırlığını koruyabilir ve ayakta kalabilir miydi?