Öyle bir an geliyor ki, insanın içinde bir şeyler kırılıyor; ne enerji ne de istek kalıyor. Yaşamak gerekir diyorlar ama yaşamak son vadede intihara sürükleyen bir sorun.
Bizim gibi okumuş yazmış insanların kendilerini evrenin düzeninde gerekli bir unsur olarak görmesi, cahillerin batıl inançlarına eşit.Dünya düşüncelerle değiştirilemiyormuş.Az düşünce üreten kişiler daha az hataya maruz kalıyorlar, onlar herkesin yaptığını izliyorlar, kimseyi rahatsız etmiyorlar, başarıyorlar, zenginleşiyorlar, iyi pozisyonlara ulaşıyorlar, milletvekilleri, şöhretli edipler, akademisyenler, gazeteciler oluyorlar, ödüllere, nişanlara boğuluyorlar. İşlerini böyle iyi yürütene aptal denir mi ?Aptal benim, yel değirmenleriyle savaşmaya kalkan ben.
Yahudiler hakkında bildiğim tek şeyi bana dedem öğretti:”En üstün derecede tanrıtanımaz halk onlardır “ derdi bana. “İyiliğin ahirette değil burada gerçekleştirilmesi gerektiğinden yola çıkarlar. Bu nedenle sadece bu dünyanın fethi için çalışırlar.”
Dinin aynı zamanda halkların kokaini olduğunu söyleyebilirim, çünkü din savaşlara, kâfirlere kıyım uygulanmasına itmiştir ve itmeyi sürdürmektedir; bu Hristiyanlar, Müslümanlar ve başka müminler için geçerlidir ve eğer Afrika zencileri kendi aralarında kıyım yapmakla yetiniyorlarsa, misyonerler onları Hristiyan yapmıştır ve cephede ilk safta ölmeye, bir kente girildiğinde beyaz kadınlara tecavüz etmeye son derece uygun sömürge orduları şekline sokmuşlardır. İnsanoğlu dinsel inanç söz konusu olmadığında asla böyle büyük ve heyecanlı bir kötülük sergilemez.
Yahudiler her türlü olumsuzluğa karşın ayakta kalmayı başardılar. Bütün öteki halklar, bir başka ortama göç ettiğinde iklim değişikliğine, yeni besinlere uyum sağlayamaz ve zayıflar. Oysa onlar böcekler gibi yer değiştirdikçe güçleniyorlar.