"Beklemek, ah beklemek! Ne kasvetli bir şey..."
Özellikle de dönmeyecek birini beklemek, dönmeyecek diyarlarda olan birini beklemek ne kötü bir şeydi. Bu acıyı tarif edecek yada azaltabilecek bir şey varmıydı ki dünyada?
Yürüdüğü yolda yanından geçen her yabancı yüz, ona bu dunyaki yanlız kalmışlığını daha çok hatırlatıyordu. Yalnızca dünyada değil aynada bile kendine ait bir yüz bulamıyordu..