Aşk ve gurur, peki ya önyargılar? Hepimizin aşina olduğu bu ikilinin, 19. yüzyıl İngiltere'sinde nasıl bir karmaşaya yol açtığını biliyor musunuz? Jane Austen'ın ölümsüz eseri Gurur ve Önyargı'da tam da bu konu işleniyor.
Hikayemiz, beş kızı olan Bennet Ailesi'nin evlilik telaşları ile başlıyor. Özellikle de zeki ve bağımsız ruhlu Elizabeth'in talipleri arasında kıyasıya bir rekabet var. Fakat Elizabeth, kalbini kaptırmadan önce, gururunu ve önyargılarını yenmek zorunda.
Karşısındaki en büyük engel ise, kibirli ve soğuk tavırlı Mr. Darcy. Elizabeth, ilk başta Darcy'den nefret etse de, zamanla onu tanıdıkça önyargılarının ne kadar hatalı olduğunu anlıyor. Darcy ise Elizabeth'e olan hayranlığını gururunu yenerek itiraf ediyor.
Gurur ve Önyargı, sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda 19. yüzyıl İngiltere'sinin sosyal yapısına da ayna tutuyor. Romanda, kadınların evlilik ve aileye indirgenen sınırlı yaşamları, sınıfsal önyargılar ve statüye verilen önem eleştiriliyor. Elizabeth Bennet, bu geleneksel beklentilere karşı çıkan ve kendi mutluluğunun peşinden giden bir karakter olarak öne çıkıyor.
Austen, zarif ve alaycı üslubu ile roman boyunca okuru hem güldürüyor hem de düşündürüyor. Diyaloglar zekice yazılmış ve karakterlerin iç dünyalarını yansıtıyor. Romanın dili günümüzde bile kolayca okunabiliyor ve Austen'ın ustalığı zamana meydan okuyor.