“Sizi kurtarmaya çalışacağım.”
Bu söylediği, sınıf geçme zamanı geldiğinde, bir öğretmenin iyiliğini istediği bir öğrencisine söyleyebileceği ya da onun için düşünebileceği bir şeydi. Ama Unrat şimdiye kadar bunu ne kimseye söylemiş ne de kimse için düşünmüştü.
"Bütün her şeyin içinde kesinlikle belli olan bir tek şey vardır," dedi, "en yüksek tepelere çıkmayı başaran biri, en geçilmez uçurumları da iyi tanır."
O bir despottur, kısıtlanmaktansa ölmeyi yeğler. Geceleri, yatağının çevresindeki erguvan renkli perdelerden geçip düşlerine ulaşan bir alaycı sesleniş, derisinde mavi beneklerin oluşmasına neden olur, ancak kan banyosu yaparak bundan kurtulup iyileşebilir.
"Oldukça iyi yemin ederim- biliyorum ki, ahlâk denilen şey çoğu kez aptallıkla iç içedir. Yalnızca hümanist bir eğitim görmemiş olan kişi bundan kuşku duyar. Bunun yanında ahlâk, kendi ona sahip olmayıp, ondan kaçamayanları kolayca hükmü altına alan kişi için yararlıdır. Hatta, buyruk altına girenlerden ahlâklı olmalarının kesinlikle istenilmesi gerektiği bile ileri sürülüp kanıtlanabilir. Oysaki bu istek beni -dikkat edin!- hiçbir zaman, dar kafalı düşünenlerinkinden oldukça değişik ahlaki yasakları olan başka toplumlar da bulunabileceğini kabul etmem için kandıramamıştır."