Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Prospero ile Caliban

Nurullah Ataç

Prospero ile Caliban Sözleri ve Alıntıları

Prospero ile Caliban sözleri ve alıntılarını, Prospero ile Caliban kitap alıntılarını, Prospero ile Caliban en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir söz söylüyorsun, "Solcusun!" diye susturuyorlar, başka bir son söylüyorsun, "Curnalcısın!" diye susturuyorlar. "Shakespeare gerekmez, köylü ile uğraş!" diye susturuyorlar. Nedir bu çektiğimiz? Sağcısı, solcusu, köycüsü, kentçisi, hepsi bir soydan bunların. Hepsi de kendi bildiklerinden başka bir sözün söylenmesini istemiyor.
— Günaydın, Allı! dedim. — Aydın gün! dedi. Günaydına karşılık «aydın gün» demek iyi olu­yor. ... «Günaydın» gibi «aydın gün» de doğru bir kuruluş­ tur, yayabiliriz bunu. Neyse!
Reklam
Son cümleye yıldız
Geleneklerine sımsıkı sarılan, onlardan ayrılmakla benliğini yitirmekten korkan bir toplum, kendi kendine öykünüyor demektir, yeniden yaratamıyor, yeniden aldıklarına kendi damgasını vurmayı başarmıyor da geçmişte yaptıklarını tekrar etmek istiyor demektir. Kendine güvenen, kendinde yaratma gücü bulunduğunu sezen bir toplum değişmekten, yenileşmekten, inançlarında doğruyu yanlışı aramaktan, yeni bir yola girmekten çekinmez. Yenisini kurabileceğini bildiği için saplanmaz eski düzene, Geleneklere bağlanmak, topluma güvensizlikten gelir.
Şair "dün mektebe varmış, bugün üstad olayım der." demiş. Bizim aydınlarımızın hemen hepsi öyle, daha dün okuyup düşünmeye başlamış, yorulmuş çalışıp uğraşmaktan, bugün o bir parçacık bilgisininin ürünlerini toplamak istiyor.
Geçen gün benim kötümser ol­duğumu söyleyerek çıktın gittin. Beni kötümser gö­rünce sana çıkıp gitmek mi düşer? Beni o kara kara düşüncelerimden uzaklaştırman, beni avutman gerekmez mi?
Reklam
Hugo dayı favorim oldu
Laubalilik, aydınlarımızın en büyük suçlarından biri... Daha yeni tanıştıkları bir kimse ile senli benli konuşmaya başlayıverirler, onun gibi Stendhal'a da "amca", Baudelaire ağabey, Hugo dayı, Dante dede, daha ne bileyim? Shakespeare'e de William enişte... Oh! Onları da indiriveririz kendimize... Biz bu lâubaliliği bırakmadıkça yükseltemeyiz kendimizi, kendimizi yükseltmedikçe de toplumu kalkındıramayız, bir iyiliğimiz olamaz çevremize...
Her şey görecedir de her şeyin görece olduğu ilkesi görece değildir.
Açlığa, kursağın açlığına önemli diye bakıyoruz da, daha büyük bir açlığa, kafa açlığına aldırmıyoruz.
Ulusu sevmek, yurdu sevmek, ulusun , yurdun güzel olmayan şeylerine de katlanmak, onlara da bağlanmak demek midir?
Sayfa 20 - can yayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Güzellik bizi doğruya bağlayan duyguda değil, doğrunun kendisindedir.
Ancak mutluluğu, inanmanın ereği diye göstermeyi anlayamıyorum. İnandığım doğrunun beni mutluluğa değil de mutsuzluğa götüreceğini bilsem, yüz mü çevireceğim ondan?
Aydın olmanın, uygar olmanın tersi nedir diye sorarsan, durumsamadan söylerim: körü körüne bir inanca bağlanmak.
Çoğunluğun anlayışı, beğenisi, ölçü diye alınıyor. Bir takım saçma sapan kitaplar yazılıyor, duyuyorsun, bütün gün radyolarda tatsız, bayağı ezgiler çalınıyor. Ne için? Çoğunluk bundan hoşlanıyormuş. Ancak o saçma sapan kitapları anlayabiliyormuş.
Bu ülkede hepimiz birbirimizi susturmaya kalkıyoruz da ben ona kızıyorum. Görmüyor musun?
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.