Eğer telapati(bir kimsenin kafasından geçenleri ya da çok uzaktan geçen bir olayı, arada hiçbir araç, duygusal olarak hiçbir bağlantı olmaksızın algılama yeteneği) gerçekten varsa, varlığına ka-nıtlar bulma gücüne karşı sık sık belirlenen bir olay gibi kabul edilebilir. Onu çocuğun ruhsal yaşamında bulunca hiç şaşmamalıyız. Çocuk sık sık, anne babasına açıklamadığı halde, düşünce-nin onlar tarafından bilindiğini sanmaz mı ? Ye-tişkinlerin, Tanrının herşeyi bildiği inancı, belki de her yerde ortaya çıkan bu çocuk düşüncesinin tıpkıdır.
Eğer bir erkek çocuk kendisini babasıyla özdeşleştirirse babası gibi olmak ister ancak onu seçim nesnesi yaparsa ona sahip olmak, onu sahiplenmek ister.
Bu çılgın, aptal dünyayı biz yarattık, önceki nesil yarattı. Eğer genç nesin dikkatli ve uyanık olmazsa birkaç yıl içinde onlar da eski nesle katılacak ve başka bir çılgın, aptal toplum yaratacak. Bu yüzden ne tür bir dünyada yaşayacağımız konusunun ele alınması hem eğitici hem de öğrenci açısından büyük bir sorumluluk; teorik bir dünya değil, ütopya veya mükemmel bir teknolojik dünya değil, insan ilişkilerinden oluşan, birbirimizle barış içinde yaşayıp faaliyet gösterebileceğimiz bir dünya.