Psikesinema - Sayı 21 (Ocak - Şubat 2019)

Psikesinema Dergisi

Psikesinema - Sayı 21 (Ocak - Şubat 2019) Sözleri ve Alıntıları

Psikesinema - Sayı 21 (Ocak - Şubat 2019) sözleri ve alıntılarını, Psikesinema - Sayı 21 (Ocak - Şubat 2019) kitap alıntılarını, Psikesinema - Sayı 21 (Ocak - Şubat 2019) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Sen ne biçim psikologsun?" cümlesi, şahsım dâhil bütün psikologların meslek hayatları boyunca en az bir kez mutlaka duydukları bir cümledir. Psikolog ve psikiyatristlerin bazı durumlarda beklentileri karşılayamaması, beklentilerin çok yüksek ya da gerçek dışı olmaları ile ilişkili olabilir.
Shakespeare
Ah, uzaktan nazik görünen aşk. Nasıl da acımasız ve kaba denendiğinde.
Reklam
Off!
Bütün bu hızlı, yoğun dizi trafiği, belki de gerçeklikten kaçışla ilgilidir. Sürekli daha çok görsel uyaranla zihnin meşgul edilmeye çalışılması, içsel boşluğun doldurulma çabasıdır. Daha anlamlı etkinliklere imkân bulamamanın ya da bulmak istememenin, kolaya kaçmanın, sorunları görmezden gelmek istemenin, kendisiyle baş başa kalamamanın, daha yoğun zihinsel uğraşlara hali kalmamış olmanın sonucu olabilir.
Tanrı bizi tüfeklerden ve baba intiharlarından korusun ve yaşam verenleriniz, affedenleriniz, affettikleriniz, sarılabildikleriniz çok olsun...
Televizyon ne gösterirse onu ve televizyon ne zaman gösterirse o zaman izliyorduk. Kısıtlılıkların bir şeyin değerini arttıracağını fark etmek zor değil.
Dedikoduculuk ve hemcinse yönelik kıskançlık sadece kadınlarda görülen davranış kalıpları olarak, yani kadınları aşağılayıcı ve ötekileştirici bir biçimde kurgulanmıştır.
Reklam
Bu tür dizilerde psikoloji ile ilgili çizilen tabloya bakıldığında psikolog ya da psikiyatrist çok üstün bir gözlem gücüne sahip, ilk birkaç dakika içinde bile hatasız bir analiz yapabilen, doğru soruları sormayı bildiği gibi adeta duyacağı cevapları da bilen bir kişidir. Çok ilgisiz görünen ipuçlarını bile birleştirip bir sonuca ulaşabilir. İşte bu özellikler psikoloji alanına olan ilginin artmasına ve yanlış tanınmasına yol açmıştır. Aynı sihirli değnege sahip olmak isteyenler psikoloji bölümlerini tercih etmeye başladı; ancak alanda hayallerin, hayatın gerçekleri ile uyuşmadığını gören mezunlar görmeye başladık.
Okumuş Bir İşçi Soruyor
Kitapların her sayfasında bir zafer yazılı Ama pişiren kim zafer aşını? Her adımda fırt demiş fırlamış bir büyük adam Ama ödeyen kimler harcanan paraları?
Alt statülü kadınlarda namus kavramı bekâretle eş tutulurken, üst statülü kadınlarda bu tarz bir namus kavramı görülmemektedir.
Medya, siyasal perspektifteki orta yol değerleri ekme eğilimindedir.
Reklam
Tolkien
Bir hikâye tomurcuğunun hangi tecrübeleri gübre olarak kullanacağı çok karmaşıktır ve bu süreci çözmeye çalışmak yetersiz ve belirsiz tahminlerden öteye gidemez.
Dizilerin toplumsal hayatimiz üzerine etkileri
Gebner'in kültürel göstergeler ve ekme kuramına göre, televizyonun etkisi uzun dönemlidir. Bu etki azar azar, derece derece dolaylı; fakat zamanla birikerek olur. Çok fazla televizyon izlemenin gerçek hayattan çok televizyon programlarındaki dünyayla tutarlı tutumları ektiği düşünülür. Örneğin, televizyon izlemek doğrudan şiddet davranışına neden olmaksızın dünyadaki şiddet hakkında insan zihnini bicimlendirebilir. Gebner, medyanın bir kültürde var olan değer ve tutumları yani egemen değer ve tutumları ektiğini ileri sürer. Yani medya, bu insanları birbirine bağlayan değerleri yayar ve sürdürür. Bütün bu hızlı, yoğun dizi trafiği, belki de gerçeklikten kaçışla ilgilidir. Sürekli daha çok görsel uyaranla zihnin meşgul edilmeye çalışılması, içsel boşluğun doldurulma çabasıdır. Daha anlamlı etkinliklere imkân bulamamanın ya da bulmak istememenin, kolayca kaçmanın, sorunları görmezden gelmek istemenin, kendisiyle baş başa kalmamanın, daha yoğun zihinsel uğraşlara hâli kalmamış olmanın sonucu olabilir.
Çunku hayat bir direniştir
Genellikle hayatı bir sıfırlar toplamı olarak yaşarız. Net sonucun sıfıra eşiyle doğu bir kazanma-kaybetme oyunudur bu. Biri ne kadar kaybederse karşı taraf da o miktarı kazanacaktır. Yani hayattaki kazancımız, başkasının kaybı üzerinden olur. Bu nedenle başarılarımızı, amaçlarımızı hep başkalarının durumuna göre belirleriz. Her kazanç bir kaybı, yenilgiyi gerektirir. İşte yaşamı bir savaş alanına çeviren de bu anlayıştır.
İnsanın anlama çabası, büyüleyici bir şey olsa da sonu gelmeyen bir süreçtir. Her yeni anlam ardından başka sorular doğurur ve bu biteviye devam eder.