''İnanç bir kesinlik olarak görüldüğünde, bir bilgi olarak kabul edildiğinde şiddete dönüşür. Çünkü içinden hem duygusal bileşen alınmıştır hem de onu dengeleyen şüphe.''
Bilinmezden (doğum öncesinden), bilinmeze (ölüm sonrasına) ömrümüzün seyrinde dünyadalığımız, aradalığımızdır; fırlatılmışlığın şiddetiyle sarsılırken bizi karşılar/sarar ve tüm bilinmezliğiyle kendi - ontik- şiddetini tatbik eder.
''Bilim hep kendini yapıçözüme uğratarak yeniye, aşkın olana doğru seyir halindedir. Aşkın sonsuz ise ve hiç ulaşılamayacak ufuk çizgisindeyse, bilim sonsuzdur.''
Bilim hep kendini yapıçözüme uğratarak yeniye, Aşkın'a doğru seyir hâlindedir. Aşkın sonsuz ise ve hiç ulaşılamayacak ufuk çizgisindeyse, bilim sonsuzdur.
Aklımızı yeterince eğitirsek ve irademizi yeterince terbiye edersek kendimize karşı tamamen dürüst olacağımız varsayımı gerçeklikten oldukça uzak olacaktır. Bu mümkün olsaydı zaten psikoterapiye gerek kalmazdı ve "self-help" kitapları işimizi görürdü. Tıpkı Nietzsche'nin altını çizdiği gibi, insan bişeyleri görmez, çünkü kendisi gölge eder.