"Dünya bir düştür, dünya bir masaldır."
Uzun İhsan'ın yazmış olduğu kitabı oğlu Bünyamin'in bulmasıyla puslu masalımız başlıyor.Bünyamin kitabı okumaya başladıktan sonra garip bir şekilde kitapta yazılanları yaşadığını görür.Ama kitapta yazıldığı için mi yaşıyordur yoksa olayları yaşadığı için mi bunlar kitaba yazılmıştır, bilememektedir.Kitabın konusu biraz karışık gibi görünmekteysede okudukça düğümler çözülüyor.Hikaye içinde hikayeler...
İhsan Oktay Anar'ın hayalgücü,olaylari kurgulayışı ve sunuşu, masalsı anlatımı insanı düş ve gerçekler arasinda dolaştırması mükemmeldi.
Kitap sanılanın aksine tarihi bir roman değil.Tarih, felsefe ve bilimin iç içe geçtiği fantastik bir roman.Anar tarihi fon olarak kullanmış romanda.
Yazarın okuduğum ilk kitabı ve muhtemelen diğer kitaplarını da okuyacağım. Kitapta Osmanlıca kelimelerin fazlalılığı dilini ve anlatımını zorlaştırmamış aksine hikayeye ayrı bir hava katmış.Yazar, Osmanlıca ve eski Türkçe kelimeleri kullanarak yeni bir dil yaratmış.Bu dili öğrenmek için ilk 20-30 sayfa zorlanıyorsunuz ama dili öğrenince anlatım akıp gidiyor.Ayrica olaylari kurgulamasi da yazarimizin ayri bir yeteneği gibi gözüküyor.Kendine has bir mizahi anlatımı olduğu da kesin.Yazarimiz bu kitabi 32 yasinda yazmış. İlerleyen zamanlarda Türk Edebiyatina güzel eserler verecegini düşünüyorum.
Türk romanlari icinde böyle fantastik bir eser daha önce okuduğumu hatirlamiyorum.Son dönem Türk yazarlarina bakildigi zaman, İhsan Oktay Anar gibi yazarlarin olması insani umutlandırıyor.Kesinlikle okuyun derim.