By Number of Pages Pusula Quotes

You can find By Number Of Pages Pusula quotes, by number of pages Pusula book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
İstikbal, güzel bir sonbahar gününde Boğaziçi kadar parlaktı.
Sayfa 55 - Can yayınları, Çeviri: Ebru Erbaş
Anadolu yakasının renkten renge bürünüşünü izlerken gemileri sayardım; bazen de Bağdat Caddesindeki kış ışıklarını görmek için vapura biner, Üsküdar'a ya da Kadıköy'e geçerdim ve buz tutmuş, gözlerimin feri sönmüş, ellerim ceplerimde, o pek ışıltılı alışveriş merkezlerinden birinden eldiven almadığıma hayıflanarak ve geceleyin Boğaz'ın ortasında sanki çok yakınmış gibi gözüken Kız Kulesi'ni bakışlarımla okşayarak dönerdim ki sonra da evde, nefes nefese tırmandığım üst katta bol demli, tavşan kanı, çok şekerli bir çay koyar, bir afyon piposu tüttürürdüm, bir fırt ve koltuğumda usulca daldığım uyku, arada bir Karadeniz'den inen tankerlerin sis düdükleriyle bölünürdü.
Reklam
Savaşı anlatan bir tablonun önünde dururken..
zırhlar önüne geçtikleri mermilerin izlerini taşıyordu, bıçaklar indirdikleri darbelerle aşınmıştı ve insan tüm bu atıl eşyanın yol açtığı ıstırabı, çevresine yaydığı ölümü, savaşın hengâmesi içinde yarılmış karınların, paramparça edilmiş bedenleri kolayca hayal edebiliyordu.
Sayfa 56 - Can yayınları, Çeviri: Ebru Erbaş
Hayat bir Mahler senfonisidir, asla geri dönmez ve asla dörtayak üzerine düşmez..
Sayfa 63 - Can Yayınları, 2.BaskıKitabı okudu
Hayat bir Mahler senfonisidir, asla geri dönmez ve asla dört ayak üstüne düşmez. Afyondan ve unutuştan başka, bu melankolinin ta kendisi olan zaman duygusundan, sonluluğun bilincinden kaçacak bir sığınak yok.
Sayfa 63 - Can
Hiçbir şeyi atmıyorum yine de her şeyi kaybediyorum. Zaman beni soyup soğana çeviriyor.
Sayfa 64 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Suriye çölünün höyüklerinde alan deneyimi kazanmak için genellikle ücretsiz çalışmaya gelmiş olan Fransız, Alman, İspanyol ya da Italyan âlimlerin emirleri doğrultusunda toprağı eşeliyorlardı. Ta Irak sınırındaki Cezire'nin kasvetli topraklarına dek tüm nehir boyunca her milletin kendi kazı alanı vardı; Tuttul diye güzel isimli bir Mezopotamya sitesini de içeren Tel Halaf ve Tel Bi'a Almanlarındı; Dura Europos ve Mari Fransızların, Halabiye ile Tel Halula İspanyolların ve bu böyle sürüp gidiyordu/petrol şirketlerinin petrol alanları için çekişmesi gibi onlar da Suriye'den koparacakları imtiyazlar için çekişiyorlardı ve çakıltaşlarını paylaşmaya da çocukların misketlerini paylaşmaya olduğundan daha meraklı değildiler..
Sayfa 67 - Can Yayınları, 2.BaskıKitabı okudu
... bazıları nesiller boyunca babadan oğula arkeoloji kazıcısıydı, oryantalist arkeolojinin büyük atalarını tanımışlar ve 1930'lu yıllardan beri kazı fotolarında yer almışlardı. Nitekim ayağa kaldırılmasına katkıda bulundukları bu geçmişle nasıl bir ilişkileri olabileceği insanda garip bir merak uyandırıyordu: elbette Sarah bu soruyu sormuştu: - İşçiler açısından bu kazıların neyi temsil ettiğini bilmek isterdim. Acaba tarihlerinden mahrum bırakıldıkları, Avrupalının bir kez daha, bir şeylerini çaldığı hissine kapılıyorlar mı? Bilger'in bir teorisi vardı, bu kazıcılar açısından İslamiyet öncesine dair hiçbir şeyin onlara ait olmadığını, kadim cidden'e yani "çok eskiye" sürgün ettikleri bir baş ka düzene, bir başka âleme ait olduğunu savunurdu.
Sayfa 69 - Can Yayınları, 2.BaskıKitabı okudu
Avrupa; Suriyelilerin, Iraklıların, Mısırlıların altından antik temellerini söküp aldı; bizim muzaffer uluslarımız, bilim ve arkeoloji tekelleri vasıtasıyla evrensel olanı temellük ettiler, bu yağmayla geçmişten mahrum bırakılan sömürge haklarının da bu geçmişi sanki yabancı bir unsurmuş gibi algılaması kolay oldu.
Sayfa 69 - Can Yayınları, 2.BaskıKitabı okudu
Gençlik o kadar avareydi ki hiçbir şey onları, teselliyi uyuşturucuda, eğlencede ve zinada aramaktan alıkoyamıyordu.
Sayfa 79 - Can
168 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.