Kamusal sekülarizm mutlaklaştılarak bir "dine" dönüştürülürken İslam göreceli hale getirilerek, kamusal alanın dışına sürgün edildi.
Atasoy Müftüoğlu/ Putlarını Kıramayan Kabîleleler, s.93 - Mahya Yayıncılık
“Nerede olursa olsun, bencilliklerin ve çıkarların dünyasında, hiçbir iyiliğe ve erdeme hayat hakkı yoktur. Bilgelik ve ahlaktan bağımsız bir aklın sürükleneceği uçurum, bencillik ve çıkar uçurumudur.”
“Nerede olursa olsun, hangi koşullarda olursa olsun, çıkarı, çıkar mülahazalarını, çıkar ilişkilerini dışladığımızda, ancak ahlaki olmaktan söz açabiliriz. Ahlak, karşılıksızlık zemininde somutlaşır.”
“Mahiyeti ne olursa olsun, koşullarla bütünleşmek, statükolarla uzlaşmak, ahlaki bir zaaf içerisinde bulunduğumuzu gösterir. Ahlak, koşullara direndiğimizde, bir direniş iklimi-kültürü-ufku oluşturduğumuzda somutlaşır, görünür hale gelir.”
“Kendi mülkümüz olan düşüncelerimiz/fikirlerimiz olsaydı, bugün, daha bağımsız, daha güçlü olacaktık. Ödünç fikirlerle hayatlarımızı sürdürdüğümüz için, çok savunmasız durumdayız.”
“Düşüncesizlik, zihinsel taşlaşma, bağnazlık/fanatizm, ötekileştirme gibi nedenlerle toplumlarımız yeniden kabileler toplumuna dönüşüyor, tarihin her durumda aşağılanan oyuncağı haline geliyor.”
“Bugün, hangi toplumda olursa olsun, toplumlar güçsüzleştirildikleri için, gücün adaletine boyun eğiyor, adaletin gücünü temsil yetisi/iradesi kazanamıyor.”
“Modern ya da geleneksel statükolara eklemlenerek yaşamak, yeni seçenekler geliştirme yeteneğine/bilincine sahip olmamaktan kaynaklanan bir teslimiyetçilik biçimidir.”
“Her fanatizm ve bağnazlık biçimi düşmanlarla, düşmanlıklarla ayakta durur, varlığını sürdürür. …Gerçek ve sahih bilgiye, düşünceye, bağımsız yorum yeteneğine ve ufkuna sahip olmayan fanatikler eksiksiz psikopatoloji nesneleridirler.”
“Para ve iktidara bağımlılık insani yanımızı azaltıyor, çürütüyor. Küresel çapta yankı ve etki uyandıracak, zihinler, fikirler, kadrolar, yapılar ve kültür üretmemiz gerekirken; geleneksel fanatizm ve bağnazlık biçimleri etrafında, şiddete dayalı karşıtlıklar oluşturmamız utanç verici bir gelişme olarak kayıtlara geçecektir.”