Zweig kitaplarıyla ilk tanışmam satranç kitabıyla olmuştu. İnanılmaz etkilenmiştim. Yıllar sonra bu kitapta da o etkilenmeyi yaşadım biraz.
Etkileyici bir kitap gerçekten. Üç öyküde sorgulayıcı, sorgulatıcı, düşündürücü ve merak uyandırıcı. Bir solukta okunabilir. Çok ince nüanslar var hikayelerde. Ölümsüz kardeşin gözleri adlı ikinci hikayede bence mükemmel bir bilgelik sorgulaması yapılıyor. İnsanoğlu ne yaparsa yapsın eylemsizliği bile bir eylem doğururken, bu dünyada bir insanın özgür iradeye sahip olmasının iyilik doğuramayacağı sonucuna varıyor. “ Artık irademden Özgür olmak istemiyorum. Çünkü Özgür olan Özgür, eylemsiz olan günahsız değildir. Kim hizmet ederse o özgürdür, kim kendi iradesini bir başkasına, gücünü işe verir, soru sormadan yaparsa o özgürdür.” Üstüne çok düşünülmesi gereken cümleler bunlar. Tamamiyle bireyin özellikle kadının özgürleşmesi işe ilgili bilgi kuşanırken ne oldu şimdi eski dinlere ve monarşiye mi dönmek esas erdem? Beni biraz afallattı bu sözler hala üstüne düşünmekteyim
Bahsini ettiğim nüanslardan bir diğeri de üçüncü hikayede geçiyor. Tanrı’nın bütün varlıkların efendisi olduğuna göre hoşgörüsünün insanların kibrinden ve merhametinin de onların yanlışlarından
daha üstün olması gerekmez mi diye soruyor Rahel Tanrı ya ve ekliyor: Tanrım eğer merhametin sonsuz değilse o zaman sen de sonsuz değilsindir.