Rahmetün Mine 'r-Rahman - Kur'an-ı Kerim Tefsiri 4

Muhyiddin İbn Arabi

Rahmetün Mine 'r-Rahman - Kur'an-ı Kerim Tefsiri 4 Sözleri ve Alıntıları

Rahmetün Mine 'r-Rahman - Kur'an-ı Kerim Tefsiri 4 sözleri ve alıntılarını, Rahmetün Mine 'r-Rahman - Kur'an-ı Kerim Tefsiri 4 kitap alıntılarını, Rahmetün Mine 'r-Rahman - Kur'an-ı Kerim Tefsiri 4 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mümin, Allah'ın varlığına, birliğine, O'ndan başka ilâh olmadığına, O'nun zâtından gayrı her şeyin yok olup zeval bulacağına, işin eninde sonunda Allah'a ait olduğuna iman ettiğini iddia ettiği ve dili ile iddia ettiği bu imanına gönülden de inandığını, kalben bağlandığını öne sürdüğü ve onun bu iddiasında doğru olması muhtemel olduğu gibi yalancı olması da muhtemel olduğu için Allah Teâlâ onu imtihan eder; böylece bu mükellefiyeti konusunda lehinde ya da aleyhinde delillerin ortaya konulmasını diler. Tabii kulun bu durumda delillendirmek durumunda olduğu kulluğu, ulühiyetin bütün âleme sirayet etmiş olmasından kaynaklanan kulluk değil, insanlara mahsusu olan iradi kulluktur. Bu itibarla Hak Teâlâ insanın gözlerinin önüne sebepleri yerleştirmiş, iman iddiasında bulunan kimsenin ihtiyaçlarını tam da bu sebeplere bağlamış, ona verdiği her şeyi işte bu sebepler üzerinden ve onlar aracılığı ile takdir buyurmuştur. Eğer bu durumda Allah Teâlâ o kimseye bu sebeplerin örtüsünü delip hakikati keşfedeceği bir nur bahşeder de kul bu nur sayesinde bütün sebeplerin ardındaki hakiki sebep olarak Allah Teâlâ'yı görür ya da ıhtiyaç duyduğu bütün şeylerin yaratıcısı veya var edici olduğunu kavrar ise işte bu kimse Allah'tan bir nur ve beyyine üzere “mümin” kimsedir; davasında sadık, doğru sözlü olandır; iddia ettiği makamın hakkını veren kimsedir ki bunu da Allah Teâlâ'nın kendisine bahşetmiş olduğu inayet sayesinde başarmıştır.
Kalbin Allah'tan başkası ile meşgul olması onun yüzeyinde bir pas gibidir, çünkü Hakk'ın o kalbe tecelli etmesine engel olur. Zira ilâhi makam devamlı surette tecelli eder, onun bizden perdelenmesi tasavvur edilemez. İşte bu kalp başka şeyleri kabul ettiği için, ilâhi tecelliyi övgüye değer şer'i hitap tarafından kabul etmemiş, bu yüzden de bu kalbin ilâhi tecelli dışındaki şeyleri kabul ediyor olması Hazreti Peygamber aleyhisselâm tarafından “paslanmak”, Kur'ân tarafından da örtülmek, kılıflanmak, körelmek gibi sıfatlarla ifade edilmiştir. Yoksa Hak sana ilmin kalpte olduğu bilgisini verir, ancak bu durumda kalp Allah'tan başkasının bilgisi ile doludur. Oysa Allah'ı bilen zâtlarda kalp Allah iledir. Demek ki kalpler yaratılışları itibariyle sap ve parlaktırlar ve ebediyen öyle kalırlar.
Sayfa 483Kitabı okudu
Reklam
Bil ki Allah Teâlâ (Hepiniz çobansınız ve sürünüzden mesulsünüz) hadisi şerifinde ifade edildiği üzere seni yarattıkları üzerinde mâlik kılıp hak ve bâtıl arasında hükmetme makamına ikame ederken bunu kendi âcizliğinden, yarattıklarının işlerini çekip çevirme konusundaki kusurundan, mülkünü ve egemenliğini ızhar etme konusundaki eksikliğinden dolayı yapmış değildir. Aksine bu şekilde yapmakla sana seni bu fena âlemi konusunda bir misal olarak göstermiştir ki sen bu misalden yola çıkarak beka âleminde ilâhi mülkün nasıl bir tertip üzere olduğunu anlayabilesin. Bu nedenle Allah Teâlâ bu dünyayı geçici bir gölgelik, fani bir araz kılmış, seni bu geçici dünyada yolcu yapmıştır. Bu dünya helâk denizi üzerine kurulmuş bir köprüdür, helâk edilen nicelerinin düştüğü bir meydandır.
Sayfa 135Kitabı okudu
Âlemdeki her şey bir diğerine ya üstündür ya da ondan aşağıdadır. Her varlığın üstünde olan da vardır altında olan da. Onlara bu üstünlüğü veren Hak Teâlâ, bunu Allah dışındaki bütün varlıkların muhtaçlık ve noksanlık özelliğini izhar etme hikmeti ile vermiştir. Bu nedenle insan işte bu hakkı kuşatma özelliği ile göklere ve yere üstün geldiği vakit hemen (Göklerin ve yerin yaratılışı insanın yaratılışından daha büyüktür| âyeti geliverir. Gökler ve yer insan üstün geldiği vakit ise hemen “Beni ne göklerim kuşattı ne yerim, sadece kulumun kalbi kuşattı”? hadis-i kudsisi gelir ve her ikisinden de (yani hem insandan hem de gök ve yerden) bu övünme ve üstünlük özelliğini izale eder, böylece hepsi rablerine muhtaç olurlar, nefisleri ve üstünlükleri perdelenir.
Sayfa 469Kitabı okudu
Geri13
34 öğeden 31 ile 34 arasındakiler gösteriliyor.