Allah Rasûlû Ramazan ayında, sadece oruç tutmakla kalmaz, çokça Kur'an okur, ibadetlerini çoğaltır, sadaka vermede cömertleşir ve uzun süre itikâfa girerdi.
Duâ iman’dır, teslîmiyet’tir, tevekkül’dür, huşû’dur, hudû’dur: İbrahim (a.s) gibi yüzünü, gökleri ve yeri yaratana çevirmektir; bir ‘hanîf’ olarak O’nun birliğine iman edip O’na teslim olup asla şirk koşmamaktır(6/79).
Namaz kılmak, Ramazan orucu tutmak nasıl görevimiz ise, aynı şekilde her gün ve her an yalan söylememek, devamlı adaletli olmak da görevimizdir. Yakın dostumuz hatta ailemizden birisi aleyhine dahi olsa Allah adına doğruyu söylemeli ve kendi nefsî arzu ve isteklerimizi Allah’ın emirlerinin önüne geçirmemeliyiz.
Ramazan; Kur’ân’la ilişkimizi yeniden gözden geçirip tek tek ve toplu halde üzerine düşünerek kafa yorduğumuz, anlamaya ve kavramaya çalıştığımız, hayatımıza geçirdiğimiz, nefsimizi onunla arındırdığımız bir iklim; ‘Kur’ân iklimi’ olmalıdır.