Davetin muhatap tarafından kabul görmesinde davet esasları kadar, bunları sunan kişinin bizzat kendisi ve şahsiyeti de önemlidir. Davaya zede gelmemesi için davetçinin bir takım vasıflara sahip olması gerekir.
Bu hakikatı çok iyi bilen Peygamber Efendimiz, büyük bir ihtimalle özlü ve muhtasar mektubunu tefsir yetkisi verdiği elçilerinde birer davetçi olarak bu vasıfların bulunmasına âzami itinayı göstermiş olmalıdır. Bu münasebetle O’nun tensip buyurduğu elçiler, halim-selim, güzel söz söyleyebi len, beleğat ve fesâhat sahibi, çok zeki, hasmı ikna kabiliyeti ve kuvvetli deliller getirme özelliğine sahip, İslâm ilahiyatı konusunda iyi yetişmiş, zahid ve dinin en müteferri ahkâmını titizlikle yerine getiren,* gönderildikleri memleketlere önce den çeşitli şekillerle defalarca gitmiş, oranın örf ve âdetlerini, inanış ve düşüncelerini bilen, lisanlarına çok iyi vâkıf,** dış görünüşleriyle hemen dikkatleri çekecek tevâzün ve güzelliğe sahip*** kimseler idiler.
*Hamidullah, İ.Peygamberi II, 260; Kettânî, Terâtîb I, 183-190.
**Hamidullah, a.g.e. II, 260; Bûtî, Fıkhu’s-Sîra, s.268; Arnold, İntişâr-ı İslâm Tarihi, s.64.
*** Hamidullah, a.g.e. II, 620.