Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Reformcu Sultan 2. Mahmud

Muammer Yılmaz

Reformcu Sultan 2. Mahmud Sözleri ve Alıntıları

Reformcu Sultan 2. Mahmud sözleri ve alıntılarını, Reformcu Sultan 2. Mahmud kitap alıntılarını, Reformcu Sultan 2. Mahmud en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tepedelenli Ali Paşa İsyanı ve Hâlet Efendi
"Zalim, Allah'ın intikam kılıcıdır. Fakat sonra bu kılıçtan da intikam alınır."
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Sultan Üçüncü Selim'in katledilmeden önce yazdigi son şiirinin sonu.
"Kelamım hatmoldu" (Sözlerim (sözüm) burada bitti) ibaresini yazmıştı. Bu ebcet hesabı ile (1222) tutmaktadır ve kendisinin hâ'l (tahttan indiriliş) senesidir.
Cevdet Paşa Sultan Selim'in naaşı yıkanmak için elbiseleri çıkartıldiginda, cebinden şu iki beyitin çıktığını nakletmektedir: Kendi elimle kesip yâre verdiğim kalem, Fetvâyı hûnu nâ-hakkımı yazdı iptida. (Kendi elimle ucunu açıp sevdiğime verdiğim kalem, Önce benim kanımı haksız yere akması kararını yazdı.)
Baltalimanı Antlaşması'ndan 20 yıl sonra:
İngiliz Edward Michelson ise; "Yabancı ülkelerde büyük ünü olan Türk sanayiinin birçok kolları şimdi tamamen yok olmuştur. Bunlar pamuk sanayi başta gelir ki, tamamiyle İngiliz sanayisi tarafından sağlanmaktadır. Şam'ın çelik bıçakları; Kıbrıs'ın şekeri, İznik'in çinisi, Teselya'nın iplik boya sanayii hep yok olmuştur. Bütün bu sanayi kollarının bugün Türk topraklarında artık izi bi­le kalmamıştır" diyerek, Türk sanayiinin düştüğü acı durumu dile getirmiştir.
Sened-i İttifak hakkında:
İmzalanan senet, Padişah İkinci Mahmut'a sunuldu. Sul­tan Mahmut bu hususta Enderun ricalinden bazılarıyla görüştü. Bunlardan Baş Çuhadar Eğri Boyun Ömer Ağa; "Bu senet sizin saltanat istiklalinize dokunur, lakin reddi kabil değildir. Şimdilik çaresiz tasdik olunup sonra ilgası (kaldırılması) çaresine bakma­lıdır" dedi.
Reklam
Esame kağıtların satılması:
Kapıkulu ocaklarının bozul­ masının sebeplerinden biri olan bu alım satım için İsmail Hakkı Uzunçarşılı şunları yazıyor: "Birinci Mahmut zamanında ve 1739 tarihinden sonra Ye­niçeri ulufe kağıtlarının yani Esame denilen maaş varakalarının (kağıtlarının) alınıp satılmasına müsaade edilmek gibi çok ağır (can sıkıcı) bir çığır açıldı. Hükümetin müsaadesiyle alınıp satılan bu esame işi açıkgöz ve vakti hali iyi olanlarla esnafın işine yaradı. Bir nevi esham ve tahvilat gibi satın alınarak elden ele geçen bu esameler sayesinde buna sahip olanlar her ulufe çıktıkça hissele­rine isabet edeni alırlardı. Bunlardan birden fazla esameyi topla­yanlar vardı. Sahaflar Şeyhi Emin Efendi isminde bir şahsın elin­ de toplam 2000 akçe tutan esame görülmüştü. Esame alım satımı sebebiyle ocağın hakiki mevcudu da sağlıklı tespit edilemiyordu. Bu karlı iş, ocağı içinden yıpratıyordu."
1830 yılında Cezayir'in kaybedilişi ile ilgili halk türküsü
Gemiler çürük tahta dayanmaz Yiğitleri gaflet bastı uyanmaz Aman Allah buna canlar dayanmaz Sokakları mermer kaplı Cezayir Güzelleri hilal kaşlı Cezayir
Sultan Mahmut, İstanbul halkından bazılarının da Yeniçe­rilerle beraber hareket ettiğini görünce, Ramiz Paşa'ya verdiği emirle Unkapanı önlerinde demirli duran gemilerden Ağa Kapı­sı üzerine ateş açtırdı. Güllelerin düştüğü evlerde yangınlar çık­ tı, Süleymaniye Camii'nin minareleri zarar görme tehlikesi at­lattı. Cevdet Paşa; halkın "Allah Allah, bu ne demektir? Top ile İstanbul'u yıkacaklar ve ocaklıyı ateşe mi yakacaklar" diye feryat ettiğini yazar.
Feth Ali Şah, İmparator Napolyon'la ilişki kurması sonucunda bir Fransız generali, İran'a elçi olarak atanıp gönderilmişti. Feth Ali, Napolyon'un Ruslarla arasının bozulması sonucunda onun da kışkırtması üzerine Rusya'ya savaş açmıştı. Bu sıralarda Osmanlı Devleti de Ruslarla savaş halinde idi. İşte bu nedenle ortak düşma­ na karşı Osmanlı-İran yakınlaşması başlamıştı. Öte yandan İngil­ tere, Osmanlı Devleti'yle "Kaleyi Sultaniye An tlaşması"nı imzala­ mak suretiyle, Osmanlı Devleti' ne yönelmiş olan Fransız bask ı sını ka ldırmış, İran'da bulunan Fransızlar da bu ülkeden ayrılmışlardı. Bütün bunlardan sonra bir Osmanlı-İran antlaşmasının yapılabil­ mesi amacıyla iki devlet arasında girişimler de başlamıştı.
Reklam
1828 Osmanlı-Rus savaşı
Edirne'nin ardından Kırklareli ve Lüleburgaz da Rusların eli­ne geçti. Çanakkale Boğazı Rus fılosu tarafından abluka altına alındı. İstanbul Boğazı yönünden de Rus saldırıları başladı. Bu­ nun sonucu İstanbul'da açlık tehlikesi ortaya çıktı.
İstanbul'da oturan Fenerli Rumlar, diğer Rumlara göre daha da imtiyazlıydı. Patrikhaneye özerklik tanınmıştı. Türlü eyalet­lere gönderilen papazlar, hep Rum'dular. Fenerli Rum Beyleri de Eflak ve Boğdan Voyvodalıklarında, Divan'da ve Elçiliklerde ter­cüman olarak kullanılırdı.
Osmanlı-Rus savaşını sona erdiren Edirne Antlaşması, Os­manlı Devleti'nin Küçük Kaynarca'dan sonra imzaladığı maddi, manevi en ağır antlaşmalardan biridir. Bu antlaşmaya göre Ruslar, işgal ettikleri Osmanlı topraklarının bir bölümünü geri vermekle birlikte Tuna ırmağının ağzında bulunan adalarla birlikte doğu­ da Kafkaslardaki stratejik bakımdan çok önemli konumda bulu­nan Ahıska, Anapa ve Poti'yi elinde tutmakla, Doğu Anadolu'yu kontrolleri altına almayı sağlamış oldular. Özellikle de doğu ve batı yönlerinde daha güneye inme imkanı elde ettiler. Ayrı­ca Yunanlıların bağımsızlığını gerçeleştirdikten başka Eflak ve Boğdan'a haklar sağlamakla da Balkanlarda hakimiyet alanını ge­nişletmiş oldular.
1828 yılında üç cephede savaşan Osmanlı:
Doğu cephesinde ise durum daha feci idi. Bu yönden saldırıya geçen Ruslar Kars, Ahıska, Anapa, Poti, Erzurum ve Bayburt'u ele geçirdiler. Batı'da Mora'da Rum ayaklanması yeniden başla­tıldı. Ayaklanma Ege'deki adalara da sıçradı. Bu durumda Os­manlı Devleti, bir yandan Balkan ve Doğu cephelerinde Ruslarla savaşırken bir yandan da Fransa'nın açıkça desteklemekte olduğu Rum ayaklanmasıyla uğraşmak zorunda kaldı.
II.Mahmud'un İstanbul halkına feryadı:
"Ne çare bizim halkımızda din ve iman gayreti yok ki, ittifak ile toplanıp da din ve devletleri uğrunda can ve baş feda etsinler! Moskoflar, Dersaadetimiz'e (İstanbul'a) yaklaştıkları gibi, cümlemizin ne hale girip şaşırdığını gördüm ve İstanbul halkı denilen heriflerin ne suretle fesada kalkışacak l arını bildim ve anladım. Bu fenalık meydanda durur iken, kiminle sebat etmeli ve ret ile cevap verildiği takdirde ne veçhile savaşa tutuşmalı ... "
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.