Siyasi ifade özgürlüğü Hobbes’a göre demogoji ustasına, kanunsuzları öven hilekarlara, sahtekarlara ve toplumsal ahengin düşmanlarına özgürlük demekti.
Reklam özgürlüğünü savunmak, ifade özgürlüğünü savunmaktır. İngiltere ve Avrupa Topluluğu’ndaki ticari ifade özgürlüğünü kısıtlamaya ve belirli ticari ifade tarzlarını yasaklamaya yönelik hareketler, bu hareketlerin altında yatan felsefe, ifade özgürlüğünün ta kendisine düşman olduğu için tehlikelidir. Çünkü, David Hume'un gayet akıllıca işaret ettiği gibi, hürriyetin herhangi bir türünün aniden kaybedilmesi çok nadiren olur. Şunun farkında olmalıyız: Reklam özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalara tepkisiz kalarak rıza göstermekle, ifade özgürlüğünün hayati bir boyutunun elimizden kaçıp gitmesine izin vermiş oluruz. İfade özgürlüğünün, reklamı da kapsayarak, bütün biçimleriyle bir bütün olduğunu görememek ve hayatın diğer alanlarında asla kabul etmeyeceğimiz sınırların ticari ifade özgürlüğü üzerine yerleştirilmesini kabul etme noktasına gelmek büyük bir talihsizlik olacaktır.
Reklamlar olmasaydı tüketicinin sahip olabileceği ürün yelpazesi hakkında bilgi sahibi olamayacağı, dolayısıyla seçenekleri hakkında bir tercihte bulunamayacağı bir gerçek olduğuna göre, yukarıdaki iddianın doğruluğu bu açıdan inkâr edilemez. Yalnız, bir isteğin ya da bir önceliğin kazanılmış olması kendi başına bir karşı argümanı doğrulamaz. Aksine, insanın neredeyse bütün istekleri veya öncelikleri eğitim veya yetiştirilme tarzı aracılığıyla kazanılır. Hiç kimse Bach’ın hayranı olarak veya bronz parlatıcılara
karşı bir tutkuyla doğmaz. Çeşitli isteklerini dışarıdan edinmemiş birisi eğer böyle biri olabilirse, kendisini insan olarak tanımladığımız özelliklerin ya hiçbirine sahip değildir veya çoğuna sahip olmaktan uzaktır. Çünkü insan
olmak, doğar doğmaz sahip olunan değil sonradan öğrenilen bir şeydir. Reklamlar, bireye başka bir şekilde rastlayıp zevk alma şansını yakalayamayacağı tatları ve faaliyetleri tanıtmakla herhangi bir eğitim kurumundan veya sivil kurumdan farklı bir iş yapmamaktadırlar. Yani, eğer reklamlar gerçekten yeni istekleri ve öncelikleri yaratıyorlarsa, bununla ancak okullarda, ailelerde ve arkadaşlar arasında devam edip gelen bir karakter oluşumu sürecine katkıda bulunduklarını söyleyebiliriz
Günümüz entellektüelleri, özellikle kültürel ve siyasi alanlarda, hayat tarzlarında sonsuz, sınırsız (ve çoğu zaman sorumsuz) özgürlük isterken, ekonomik alanda (ve Türkiye örneğinde, aynı zamanda, dini alan da) özgürlüklerin kısıtlanmasında bir mahzur görmemektedir. Bir başka deyişle, kendi işlerine yarayacak, yaşayışlarında anlamlı ve önemli bir yeri olduğunu düşündükleri konularda özgürlükçü, başka insanların hayatlannda aynı derecede ehemmiyetli ve gerekli olabilecek konular da ise yasakçı, tahditçi, en azından kayıtsız bir tavrı benimsemektedir.
Zamanımızın en büyük yanılgılarından biri, bireysel özgürlük alanının keyfi bir şekilde parçalara ayırılabileceği ve her parçayla ilgili öznel düzenlemelerin yapılabileceği fikridir. Bu tür ayrımlar en fazla “ekonomik özgürlükler” adı takılan sahaya zarar vermekte ve hatla çoğu zaman bu sonucu vermeleri daha en başından istenerek söz konusu ayrımların yapılması yoluna gidilmektedir. Gerçekten, günümüz entellektüelleri, özellikle kültürel ve siyasi alanlarda, hayat tarzlarında sonsuz, sınırsız (ve çoğu zaman sorumsuz) özgürlük isterken, ekonomik alanda (ve Türkiye örneğinde, aynı zamanda, dini alan da) özgürlüklerin kısıtlanmasında bir mahzur görmemektedir. Bir başka deyişle, kendi işlerine yarayacak, yaşayışlarında anlamlı ve önemli bir yeri olduğunu düşündükleri konularda özgürlükçü, başka insanların hayatlarında aynı derecede ehemmiyetli ve gerekli olabilecek konular da ise yasakçı, tahditçi, en azından kayıtsız bir tavrı benimsemektedir.
Reklam özgürlüğünü savunmak, ifade özgürlüğünü savunmaktır. İngiltere ve Avrupa Topluluğu’ndaki ticari ifade özgürlüğünü kısıtlamaya ve belirli ticari ifade tarzlarını yasaklamaya yönelik hareketler, bu hareketlerin altında yatan felsefe, ifade özgürlüğünün ta kendisine düşman olduğu için tehlikelidir. Çünkü, David Hume'un gayet akıllıca işaret ettiği gibi, hürriyetin herhangi bir türünün aniden kaybedilmesi çok nadiren olur. Şunun farkında olmalıyız: Reklam özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalara tepkisiz kalarak rıza göstermekle, ifade özgürlüğünün hayati bir boyutunun elimizden kaçıp gitmesine izin vermiş oluruz. İfade özgürlüğünün, reklamı da kapsayarak, bütün biçimleriyle bir bütün olduğunu görememek ve hayatın diğer alanlarında asla kabul etmeyeceğimiz sınırların ticari ifade özgürlüğü üzerine yerleştirilmesini kabul etme noktasına gelmek büyük bir talihsizlik olacaktır.
Eğer piyasalar bireysel tercihi mümkün kılan bir araç olarak meşrulaştırılırsa, o zaman, demokrasi de kollektif tercihi mümkün kılan bir araç olarak savunulabilir. Piyasa özgürlükleri de demokratik özgürlükler de, eninde sonunda, tercihte bulunabilmenin nihaî ve içsel değeri üzerinde temellendirilirler.