"Durmadan değişen bir dünya içinde bu değişime uyum sağlamaya çalışacağım. Her uyum sağladığımı sandığım anda yaşam yeniden değişmiş olacak. Ve bu bitmeyecek."
O bir ağaçtı, öyleyse sadece ağaç olmalıydı ve bundan başka hiçbir şeyle ilgilenmemeliydi. Tabiatında durmak vardı ve yürümeye çalışmamalıydı; çalışmamıştı da. Tabiatı doluluktu, doluydu. Tabiatında pes etmemek vardı, pes etmiyordu.
Uzlaşmamıştı. Uzlaşmak, kendinden başka varlıklar kendilerini dayatınca onlara doğru evrilmek ve benzeşmek, onların onay ve inayetiyle artık varlığını sürdürmekti, bunu asla yapmamıştı. Kendisi hakkında hiçbir çelişkiye düşmemiş, ölmek ve varlığını sürdürmek dışında ikilemde kalmamıştı.
Sadece ağaç, sadece canlıydı.
Renkler kokular sesler tatlar dokunuşlar durmaksızın beynimin içinde patlayacak küçük paketçikler halinde bedenime sızacaklar. Sanıyorum tüm bedenim açık kapılarla dolu. Bunu tuhaf ve korkunç buluyorum. Birçok renkler görüntüler kımıltılar biçimler davranmalar akma ve durma büyük ve küçük köşeli ve yuvarlak girgin ve sivri ve ölgün ve bulanık şeyler her şeyler sadece gözlerim açık olduğu için beynime akıyor. Gözlerimi kapatıp beklersem hayallere kapılıyorum. Yaşamaktan yorulunca dolu uykulara dalıyor ve yine görmeye devam ediyorum. Görmekten kurtulamıyorum.
Her şey yeniden kurulmuş bulunacak. Ve kurulan her şey muhakkak yıkılacak. Ve bu bitmeyecek. Böylece ben yaşama asla yetişemeyeceğim. Varlığım sonsuz bir çabalamayla boğuşmaktan ibaret olacak.