"Kişi, nefsin kötü isteklerini bırakmadıkça sevdiğini göremez, çünkü görenle, görülen arasına giren bir perde görüşe mani olur.
Ey Allahımız! aradan engelleri kaldır ve bizi zatına ulaşma şerefine erdir. Amin!
Ebu Zer el Gifarî (Radıyallahu Anh) (Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve sellem) tarafından kendisine şöyle buyurulduğunu) rivayet etmiştir: "Ey Ebâ Zer! Gemiyi yenile; zira deniz derindir (imanını hakikate ulaştır ve Allah-u Tealâ nın birliğini tekrarla. Buradaki denizden maksat cehennemdir). Yükünü hafif tut; çünkü yolculuk ıraktır (bu yolculuk ahiret ve kıyamet yolculuğudur).
Cabir İbn-i Abdillah (Radıyallahu Anh): "Evvela susmayı öğrenin, sonra yumuşaklığı, sonra ilmi sonra ameli öğrenin. Ondan sonra da ilmi yayın." buyurdu.
Hakikî bir inanmanın meydana gelmesinin alâmeti, şeriatın hükümlerini yerine getirmekte kolaylık, hafiflik ve hevesliliğin bulunmasıdır. Bunsuz, dikenli ağacı elle yolmaktır, yani hakikat alâmeti olan bu kolaylık bulunmaksızın gerçek manada iman sahibi olmak imkânsızdır.
Nitekim Allah-u Tealâ Hazretleri:
"Kendilerini çağırdığın (bu din), Allah (-u Tealây) a ortak koşanlara ağır geldi. Allah (-u Tealâ) dilediğini kendisine seçer ve yöneleni de kendisine kavuşturur." buyuruyor.
Bil ki, ebedi mutluluk ve sonsuz kurtuluş, peygamberlere uymaya bağlıdır. Umumi olarak onların hepsine, hususi olarak onların en üstününe salât-u selam olsun.