Kurtuluş Savaşı’nın son yıllarıydı. İstanbul ile pek ilişki kurulamıyordu. Telgrafhaneyle ilişkimiz olduğu için gelen gazeteler, dergiler, varsa kitaplar bizim evden geçiyordu, bunlardan yararlanıyorduk. Eniştem Kastamonu’ya tayin edilince, ağabeyim telgrafçı olmuştu.