Risale Okumaları 2 - Büyük Buluşma

Metin Karabaşoğlu

En Beğenilen Risale Okumaları 2 - Büyük Buluşma Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Risale Okumaları 2 - Büyük Buluşma sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Risale Okumaları 2 - Büyük Buluşma kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ayrıca, bugün doğru ve tam açıklama olduğuna inandığımız bir yorumun yanlışlık veya eksikliği yarın ortaya çıktığında, hatadan dönmenin de, eksiğini tamamlamanın da bir fazilet olduğunu bilebilmenin rahatlığıyla hareket edebilmek; “hata etmiş durumuna düşmemek için hatalı veya eksik yorumu inadına savunma gibi feci bir hataya düşmekten sakınmak lâzım geliyor.
Risale-i Nur gibi bir eseri okumak, elbette başlı başına bir huzur, bir sekinet ve ibadet halini yaşamaya sebeptir.
Reklam
Bilakis, başlangıçta isabet etmeyen bir çizginin mensupları, eğer mutedil ve makul bir çizginin izini sürerler ise zaman içinde çizgilerini düzeltebilirler. Başlangıçta isabet eden bir çizginin mensupları ise, eğer bundan bir taassup ve kibir üretmeye kalkarlar ise, zaman içinde çizgilerinde eğrilme ve kaymalar sergileyebilirler. O yüzden, hayatımızın her anında itidali rehber edinmemiz, salâbeti taassuba dönüştürmekten özellikle çekinmemiz, dışlayıcı olmaktan ziyade kuşatıcı ve kucaklayıcı olmayı öğrenmemiz gerekiyor. Bediüzzaman, ilgili bahiste, İslâm tarihini delil göştererek, “ferde, cemaate, nev’e ve mesleğe şamil’ böyle bir ders veriyor.
Vatan neresidir?
Milliyetçi zaaflardan arınmış bir mü’min için,’vatan,’ en nihai anlamıyla,’vatan-ı aslî’ olarak cennettir. İkincisi, kainatın tamamı, Rabbu’l-âlemin’in mülkü olarak o mü’minin vatanı hükmündedir. Üçüncüsü, insanın yaşamasını mümkün kılacak en güzel surette hazırlandığı besbelli olan yeryüzünün tamamı onun için bir vatan hükmündedir. Dördüncüsü, şu yeryüzü içinde, hususab mü’minlerin dün veya bugün ekseriyet teşkil ettiği ve umumi ortamından iman teneffüs edilen diyarlar onun ’vatan’ıdır. Beşincisi, doğduğu ve de meskun bulunduğu beldeler onun vatanı hükmündedir.
İNSANLAR ÖZELLİKLE de İstanbul gibi hava akımına açık bir yerde iseler, havanın çok değiştiğinden yakınırlar birbirlerine. Yakınırlar; zira hava birçok gün, günboyu değişime uğrar. Güneşli iken yağmura bürünür, bulutlu iken açılır, ılık iken sert bir rüzgâr çıkar, sert bir hava var diye sıkı giyinip çıktığınız bir başka gün ise havanın değişmesi yüzünden kıyafetinizin bir kısmını elinizde taşımak zorunda kalırsınız. Her hâlükârda, “Şu havanın da bir kararı yok ki kardeşim” şikâyetini çokça duyarız ortalıkta. . Hava bu durumdadır; çünkü kelime olarak heva ile akrabadır. Heva gibi, bir anının bir diğer anını tutmamasına binaen ‘hava’ denmiştir ona. Bu ise, ‘heva’nın durumunu net biçimde ele verir. ' Gerçekte her gün kendi nefsimiz vesilesiyle yüzlerce, belki binlerce kez tecrübe ettiğimiz üzere, ‘heva’ nın durduğu sabit bir zemin yoktur. Bir oraya, bir buraya sürükler bizi. Bir yerde, hele doğru bir yerde sabit bırakmaz.
Bir gün, sabah namazını kıldıktan sonra namazgâhında tesbihat ve tahşidata devam eden Cüveyriye validemizin yanından kalkan Efendimiz aleyhissalatu vesselam kuşluk vakti tekrar aynı odacığa döndüğünde, onu aynı vaziyette görüyor ve saatlerce o vaziyette kalan Cüveyriye validemize, üç kere tekrar ettiğinde bu kadar saat zarfında yaptığı tesbihattan hasıl olan sevaptan fazlasının kendisine kazandıracağını bildirerek, şu tesbihatı öğretiyor: "Sübhânallahi ve bihamdihî adede halkıhî ve rıdâ nefsihî ve zinete arşihî ve midâde kelimâtihî."
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
67 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.