Risale Okumaları 2 - Büyük Buluşma

Metin Karabaşoğlu

Featured Risale Okumaları 2 - Büyük Buluşma Posts

You can find Featured Risale Okumaları 2 - Büyük Buluşma books, featured Risale Okumaları 2 - Büyük Buluşma quotes and quotes, featured Risale Okumaları 2 - Büyük Buluşma authors, featured Risale Okumaları 2 - Büyük Buluşma reviews and reviews on 1000Kitap.
İNSANLAR ÖZELLİKLE de İstanbul gibi hava akımına açık bir yerde iseler, havanın çok değiştiğinden yakınırlar birbirlerine. Yakınırlar; zira hava birçok gün, günboyu değişime uğrar. Güneşli iken yağmura bürünür, bulutlu iken açılır, ılık iken sert bir rüzgâr çıkar, sert bir hava var diye sıkı giyinip çıktığınız bir başka gün ise havanın değişmesi yüzünden kıyafetinizin bir kısmını elinizde taşımak zorunda kalırsınız. Her hâlükârda, “Şu havanın da bir kararı yok ki kardeşim” şikâyetini çokça duyarız ortalıkta. . Hava bu durumdadır; çünkü kelime olarak heva ile akrabadır. Heva gibi, bir anının bir diğer anını tutmamasına binaen ‘hava’ denmiştir ona. Bu ise, ‘heva’nın durumunu net biçimde ele verir. ' Gerçekte her gün kendi nefsimiz vesilesiyle yüzlerce, belki binlerce kez tecrübe ettiğimiz üzere, ‘heva’ nın durduğu sabit bir zemin yoktur. Bir oraya, bir buraya sürükler bizi. Bir yerde, hele doğru bir yerde sabit bırakmaz.
Bu iki durumun ilkine örnek, Einstein olsa gerektir. Yüzyılın belki en önemli, en ziyade çığır açan bilim adamı olan Einstein, IQ’ya vurduğunuzda kesinlikle 'süper zeka’ değildir; ve bir dergi mülâkatından tanıdığım bir “süper zeka’ ise, Einstein gibi kâinatın derinliklerinde yol almak yerine, vaktini zeka bulmacalarl hazırlamakla geçirmektedir. Bildiğim bir başka “süper zeka’nın yapıp ettiği ise, söylenen sözleri tersinden tekrar edebilmektir. “Süper zeka’sını söylenen telefon numaralarını akılda tutarak 'telefon rehberi’ seviyesine indirenler de vardır. IQ’su vasat veya vasatın az üstünde birileri dikkat ve sabır ile çok ciddi yönlerde ilerlerken, 'süper zeka’lığına esir olup ucuz zeka gösterileri ile Ömür tüketen zavallılar vardır. Halbuki, söylediğiniz sözü, cümleniz biter bitmez tersinden tekrarlayan bir zeka kaç kuruş eder? İstanbul telefon rehberini bir okuyuşta ezberlemekle iştigal eden bir siiper zeka gerçekten akıllı biri midir?
Reklam
Bilakis, başlangıçta isabet etmeyen bir çizginin mensupları, eğer mutedil ve makul bir çizginin izini sürerler ise zaman içinde çizgilerini düzeltebilirler. Başlangıçta isabet eden bir çizginin mensupları ise, eğer bundan bir taassup ve kibir üretmeye kalkarlar ise, zaman içinde çizgilerinde eğrilme ve kaymalar sergileyebilirler. O yüzden, hayatımızın her anında itidali rehber edinmemiz, salâbeti taassuba dönüştürmekten özellikle çekinmemiz, dışlayıcı olmaktan ziyade kuşatıcı ve kucaklayıcı olmayı öğrenmemiz gerekiyor. Bediüzzaman, ilgili bahiste, İslâm tarihini delil göştererek, “ferde, cemaate, nev’e ve mesleğe şamil’ böyle bir ders veriyor.
Bir tarafta, ilk yapıp en mükemmel yapma gibi --Resûl'-i Ekrem aleyhissalâtu vesselam haricindekiler için-- geçerli olmayan bir şık var, ki biz bu iddiaya girsek, bir şey yapamaz hale geliyoruz. Öte tarafta ilk olduğu için eksikleri olan şeyler yapma, ama bunu 'mükemmel' görme gibi bir zaaf var; bu takdirde de, ilk yapılanı en mükemmel gördüğümüz için gene kemâle doğru gitmiyoruz. Üçüncü ve bizim için en makul şık olarak ise, ilk yapmak, yapılanın ilk yapılan olarak eksiklikler taşıdığını görmek, hem kendi başımıza onu gözden geçirebilmek gem dışarıdan gelen teklif ve tenkidlere açık olmak, böylece ikinci, üçüncü, dördüncü adımlarda kemal merdiveninde bir basamak daha ilerlemek var.
Vatan neresidir?
Milliyetçi zaaflardan arınmış bir mü’min için,’vatan,’ en nihai anlamıyla,’vatan-ı aslî’ olarak cennettir. İkincisi, kainatın tamamı, Rabbu’l-âlemin’in mülkü olarak o mü’minin vatanı hükmündedir. Üçüncüsü, insanın yaşamasını mümkün kılacak en güzel surette hazırlandığı besbelli olan yeryüzünün tamamı onun için bir vatan hükmündedir. Dördüncüsü, şu yeryüzü içinde, hususab mü’minlerin dün veya bugün ekseriyet teşkil ettiği ve umumi ortamından iman teneffüs edilen diyarlar onun ’vatan’ıdır. Beşincisi, doğduğu ve de meskun bulunduğu beldeler onun vatanı hükmündedir.
Bir gün, sabah namazını kıldıktan sonra namazgâhında tesbihat ve tahşidata devam eden Cüveyriye validemizin yanından kalkan Efendimiz aleyhissalatu vesselam kuşluk vakti tekrar aynı odacığa döndüğünde, onu aynı vaziyette görüyor ve saatlerce o vaziyette kalan Cüveyriye validemize, üç kere tekrar ettiğinde bu kadar saat zarfında yaptığı tesbihattan hasıl olan sevaptan fazlasının kendisine kazandıracağını bildirerek, şu tesbihatı öğretiyor: "Sübhânallahi ve bihamdihî adede halkıhî ve rıdâ nefsihî ve zinete arşihî ve midâde kelimâtihî."
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
68 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.