Abdullah b. Mes’ûd’dan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“(Namaz kılarken) içinizde yaşı kemale ermiş ve aklı başında olgun insanlar bana yakın dursunlar, sonra sırasıyla bunlara yakın olanlar dursunlar.” buyurdu ve bunu üç kere tekrarladı. “Çarşı ve pazardakine benzer gürültü ve kargaşadan sakının.” buyurdu.
(M974 Müslim, Salât, 123)
Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Kadın eğe kemiği gibi (kırılgan) yaratılmıştır. Eğe kemiğinin en eğri tarafı, üst kısmıdır. Onu düzeltmek istersen kırarsın; buna kalkışmazsan o hâlinde devam eder. Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum!
(B3331 Buhârî, Enbiyâ, 1; M3644 Müslim, Radâ’, 60)
Ebu’l-Abbâs Abdullah b. Abbâs b. Abdulmuttalib’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah , Allah Teâlâ’nın:
Allah, iyilik ve kötülükleri kaydeder, dediğini belirtti ve sonra bunun anlamını şöyle açıkladı:
Bir kimse iyilik yapmaya niyetlenir de, onu yapamazsa, Allah, o kimse için tam bir iyilik sevabı yazar.
Eğer hem niyetlenir hem de o iyiliği yaparsa, on iyilik sevabı yazar ve bu sevabı yedi yüze ve/veya daha fazlasına kadar çıkarır.
Eğer kötülük yapmaya niyet eder de, sonra onu yapmaktan vazgeçerse, Allah onun için tam bir iyilik sevabı yazar.
Şayet kötü bir işe hem niyetlenir, hem de onu yaparsa, Allah o kimse için sadece bir tek günah yazar.
(B6491 Buhârî, Rikâk, 31; M338 Müslim, Îmân, 207)
Riyazü's-Salihin
Hz Peygamber (s.a.v.) konuşmadıkça veya mescidden çıkmadıkça farz namazın arkasına nafile namaz kılmayı yasaklamıştı. Yeni gelen başka birisinin cemaat namazın bittiğini anlaması için olduğu söylenmiştir. Efendimiz (s.a.v.) genellikle nafile namazları evinde kılardı.
Adî b. Hâtim’den (ra) rivayet olunduğuna göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Bir hurmanın yarısı ile de olsa (sadaka vererek) kendinizi ateşten koruyun.
(B1417 Buhârî, Zekât, 9; M2349 Müslim, Zekât, 68)
Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre
Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Servet toplamak için halktan dilenen, hakikatte ateş koru istiyor demektir; artık ister az, ister çok dilensin.
(M2399 Müslim, Zekât, 105)