"Yazıp yazıp karaladı o mektupları hafızasında. Hiçbirini sabah kalkıp da kağıda geçirmedi, zarflara koyup yollamadı. İçinde bir yerde, yüreğinde, karnında, ciğerinde mühürledi her sayfayı. Mühürlerin en sağlamı olan sessizliğiyle. "
ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor saatler bizim değil kitaplar bizim değil
bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz
"Sevmişti beni. Öyle dedi. Sevebilmişti. Biz birbirimize ait olamasak da, ben saten şapkalarımı giysem de, onun bir mendili olmasa da sevebilmişti beni. Belki gerisi o kadar da mühim değildi. "
"Eğdim başımı, şapkamın gölgesinde kuruladım yüzümü masanın kırıntılı örtüsünün ucuyla. Ceket cebinde bir mendil bile taşımıyordu Orhan Veli. Bir mendili bile yoktu garip Orhanımın.