Defoe , Richardson ve Fielding Üzerine İncelemeler

Romanın Yükselişi

Ian Watt

Romanın Yükselişi Posts

You can find Romanın Yükselişi books, Romanın Yükselişi quotes and quotes, Romanın Yükselişi authors, Romanın Yükselişi reviews and reviews on 1000Kitap.
karakterlere uygun ismi bulmak bile mesele
Defoe'da özel adların kullanımı rastgele ve kimi zaman çelişkilidir; fakat uzlaşımsal ya da hayali adlar tercih ettiği nadirdir - tek istisna olarak gösterebileceğimiz Roxana'nın bir nam-ı müstear olduğu kesin bir ifadeyle açıklanır. Bunun dışında Robinson Crusoe ya da Moll Flanders gibi ana karakterlerinin çoğu tam ve gerçekçi adlar ya da takma adlar taşırlar. Nitekim Richardson da bu uygulamayı devam ettirmiştir, fakat Richardson çok daha titiz davranmış ve birincil karakterlerinin hepsine (hatta pek çok tali karakterine) hem ad hem soyadı tevdi etmiştir. Öte yandan Richardson, roman yazımında ikincil ama önemsiz sayılamayacak bir sorunla da boğuşmuştur: karakterlere zekice seçilmiş, uygun ve manalı olan ama sıradan ve gerçekçi adları çağrıştıran adlar koymak.
Mantıksal açıdan bireysel kimlik sorunu, özel adların epistemolojik konumu ile sıkı sıkıya bağlantılıdır; zira Hobbes'un sözleriyle söylersek, "özel adlar akla yalnızca tek bir şeyi getirirken, genel adlar çok sayıdaki nesnelerden herhangi birini hatırlatır." Özel adlar toplumsal yaşamda da tastamam aynı işleve sahiptir, yani her bir bireyin tikel kimliğinin sözlü ifadesidir. Ancak, edebiyat söz konusu olduğunda özel adların bu işlevi ilk kez roman türünde tam olarak yerli yerine oturtulmuştur.
Reklam
İşte bu yüzden okuyucuyu sıkar
Hiç kuşku yok ki, romanı diğer edebiyat türlerinden ayırt eden husus hem karakterlerinin bireyselleşmelerine hem de çevrenin ayrıntılı sunumuna büyük önem vermesidir.
Defoe ve Richardson İngiliz edebiyatında olay örgülerini mitolojiden, tarihten, efsanelerden ya da geçmiş edebiyattan almayan ilk büyük yazarlardır. Bu noktada, örneğin Chaucer, Spenser, Shakespeare be Milton'dan ayrılırlar, zira bu saydıklarımız tıpkı Antik Yunan ve Romalı yazarlar gibi geleneksel oldu örgüleri kullanmışlardı; üstelik bunu yapmalarının altında son tahlilde, yaşadıkları dönemin genel önermesini kabul etmeleri yatıyordu. Bu önermeye göre, doğa esasen tamamlanmış ve değişmez olduğundan, bunun kayıtları da ister dini ister efsanevi isterse de tarihsel olsun tayin edici bir insan yaşantısı dağarcığı oluşturuyordu.
Örneğin, tragedya veya kaside (ode) ile karşılaştırıldığında romanın çoğunlukla biçimden yoksun görünmesi şu şekilde açıklanabilir: Romanın biçimsel uzlaşımlardan yana fukaralığı, gerçekçi olabilmek için ödediği bir bedeldir.
Felsefi gerçekçiliğin genel yaklaşımı eleştirel, gelenek karşıtı ve yenilikçidir; yöntemi ise geçmiş varsayımlardan ve geleneksel inançlardan -en azından ideal haliyle- azade olan araştırmacı bireyin yaşantının ayrıntılarını incelemesi şeklindedir. Ayrıca bu anlayışta anlambilime, yani sözcüklerle gerçeklik arasındaki mütekabiliyet sorununa özel bir önem atfedilmiştir.
Sayfa 13
Reklam
Geri15
58 öğeden 51 ile 58 arasındakiler gösteriliyor.