Üçüncü ve son sorumuzu —roman yazma sanatının kuralları nelerdir? —
ele almadan önce, bana öyle geliyor ki, çoğu kez kalplerindekine çok uzak olan bir ahlakla kendilerini cilalayarak size durmadan "Romanlar ne işe yarar?” diye soran bazı huysuz zihinlerin hiç bitmeyen itirazına cevap vermeliyiz.
Neye yararlar, öyle mi?
İkiyüzlü, ahlaksız insanlar sizi, bu saçma sapan soruyu ancak siz sorarsınız zaten. Romanlar sizi olduğunuz gibi resmetmeye yarar; sonuçlarından korktuğunuz için sanatçının fırçasından kaçmak isteyen kibirli insanlar. Hani kendimi böyle ifade etmem mümkünse, roman her çağın âdetlerinin tablosu olduğundan, insanı tanımak isteyen filozof için Tarih kadar aslidir; zira tarihçinin fırçası insanı ancak kendini gösterdiği gibi resmeder ama o zaman gerçekten kendisi değildir: İhtiras ve kibir onun yüzünü öyle bir maskeyle örter ki bize sunduğu insan değil sadece bu iki tutkudur. Romanın fırçası ise, aksine, onun iç hakikatini kavrar, onu maskeyi çıkardığı zaman yakalar ve çok daha ilginç olan nihai taslak aynı zamanda çok daha gerçektir; işte romanların faydası.
Onları sevmeyen siz soğuk sansürcüler, "Neden portre yapılıyor ki?" diyen kötürümlere benziyorsunuz.