"Bu aptal bir parti" dedi ses aniden. Döndük ve nihayet Christian'ın yanımıza geldiğini gördük. "Cenazede miyiz yoksa şeytan mı çağırıyoruz anlamadım. Her ikisinin de yarım yamalak becerebildiği aptal bir gösteri"
Kimse Strigoi olarak yaşamanın kalbini taşlaştırdığını ve birini sevme şansını yok ettiğini düşünmemişti. Beni sevme şansını yok ettiğini. Eğer durum buysa benim de bir parçamın öleceğini biliyordum.
"Savaşırken "çok güzel görünüyorsun," dedi Dimitri. "Cennetin adaletini dağıtmaya gelen bir intikam meleği gibisin."
"Komik," dedim, kazığı tutuşumu değiştirirken. "Zaten bu yüzden buradayım."
"Melekler de düşer, Rose."
Biraz önce farkında olmadan çıkardığım kazığa baktım. "Yapmam gerekeni. Onu öldürmeliyim."
"Güzel," dedi Adrian. Rahatladığı belliydi. "Sevindim." Bir sebepten, bu laf beni rahatsız etti. "Tanrım," dedim öfkeyle. "Rakibinden kurtulmaya o kadar mi heveslisin?"
Adrian'ın yüzündeki ciddi ifade değişmedi. "Hayır. Ama o yaşarken ya da bir bakıma yaşarken diyelim sen tehlikedesin. Ben de buna katlanamıyorum. Hayatının tehdit altında olduğunu bilmeye dayanamıyorum. Ve Rose, o ölmedikçe güven- de olmayacaksın. Güvende olmanı istiyorum. Buna ihtiyacım var. Başına... Başına bir şey gelmesine izin veremem.'Öfkem belirdiği gibi çabucak kayboldu. "Ah Adrian, çok, çok üzgünüm..."Beni kollarına almasına izin verdim.
Birden Adrian'la ilişkimizin devam edebilme ihtimalinin, beni ne kadar rahatlattığını hayretle farkettim. Dimitri'nin açısı ve ona duyduğum özlem hala kalbimdeydi ama Adrian'ın hayatımdan çıkmasını istemiyordum.