Ruh Hekiminin Hatıraları

Ayhan Songar

Ruh Hekiminin Hatıraları Gönderileri

Ruh Hekiminin Hatıraları kitaplarını, Ruh Hekiminin Hatıraları sözleri ve alıntılarını, Ruh Hekiminin Hatıraları yazarlarını, Ruh Hekiminin Hatıraları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gamdan güler, zevâl-i melâlime ağlarım...."
Sayfa 14 - TEDEV YAYINLARIKitabı okudu
Maddeye bağlı, müşahhas Batı tefekkürü, adına hümanizma denen, ama insanın bedeninden ötesini göremeyen düşünce tarzı, adına psikoloji (ruh ilmi) dendiği hâlde bedenden başka bir şeyle uğraşmayan ve beş duyumuzun idrakine münhasır görüntülerin ötesiyle iştigali "gayr-i ilmî" diye damgalayan disiplin, ayrılık hadisesini doğumla ölüm arasında incelerken büyük İslâm velîsi Mevlâna Celâlettin-i Rûmî ve Yunus Emre, gönül gözü ile aklın sınırlarını aşarak ezelî ayrılığı ve ebedî vuslatı dile getirmeyi başarmışlardır.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Rahmetli Mazhar Osman hocamızın bir diğer şahsa söylediği gibi :"İstediğin her şeyi oldun, daha da yükseleceksin.Sonra bir gün Allah olmak isteyeceksin, döndürüp bana getirecekler."
Hani o dostlar, hani o sevgililer, sana hasretlerinin acısını bırakıp gidenler şimdi acaba nerede
Tıbbiyenin ilk sınıfında talebe iken bize beyni anlatan hayvanat hocamız, hiçbir organın bizzat kendisine karşı işlemediğine bilhassa işaret ederdi. Meselâ görme organı olan göz kendisini göremiyor, burun kendi kendisini koklayamıyor, kulak, içinde kopan fırtınalara karşı sağır kalıyordu. İşte "beyin" de düşünce organı olduğu onunla düşünüp onunla hissettiğimiz içindir ki beynimizi tam olarak anlamamız muhaldir. Ancak ondan daha üstün bir organa sahip olunabilse idi beyni idrak mümkün olurdu.
Türk düşmanlığı Avrupada zaman zaman bir histeri nöbeti şeklinde nükseder. Çünkü daha dün padişahımıza dehâlet eden kralının, Osmanlı hükümdarı tarafından tayin edilen prensinin, valisinin hatırasını, ensesinde daima hissettiği sillemizin acısını son olarak da Anado- lu'dan fışkıran o mukaddes Millî Mücadelemizin önünde başkumandanını terketip kaçacak delik arayan müstevlî özentisi babalarını, dedelerini unutmamıştır da ondan. Bir türlü anlamak ve anlatmak istemeyiz... Bu insanlara yıkanmasını biz öğrettik, bizden görünceye kadar Paris sokaklarından lâğımlar akarmış. Daha 18'inci asırda bile akıl hastalarını "içinde cinler var" diye meydanlarda diri diri yakan, kâinatta bilmem kaç tane cin olduğunu sayıp buna dair, saçlı sakallı ilim (!) adamlarına kitaplar yazdıran, tıp derslerinde "vücuda dokunan fazla suyun insanı öldüreceğini" bir hikmetmiş gibi okutan Avrupalıya kültürümüz, dilimiz, musikimiz, edebiyatımız, sanatımızla ancak bizim “büyük millet” olduğumuzu söylemekten neden çekiniriz?...
Reklam
61 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.