Duyumların gördüğü işi akıl yürüten ruhta hayaller yerine getirir: Bir şeyin iyi ya da kötü olduğunu söylediği ya da reddettiği zaman, kaçar ya da kovalar. Ruh bu yüzden asla hayalsiz akletmez.
Ruhlunun ruhsuzdan yaşamakla ayrıldığını söyleyelim. Yaşamak ise birden fazla anlama gelir ve bir şeye "yaşıyor" dememiz için bunlardan birini bile içermesi yeter: Örneğin akıl, duyumsama, yer değiştirme hareketi ve durma, ayrıca beslenme hareketi, bozulma ve de büyüme. Yerden biten şeylerin bile"yaşıyor" olduğu görüşünün hakim olması bundan.
Ruh bilgi gibi olan anlamıyla yetkinliktir, bu açık. Çünkü uyanıklık kadar uyku da ruhun mevcudiyetini gerektirir --uyanıklık bilgiyi kullanmaya denk düşer, uyku ise bilgiye sahip olup da onu işletmemeye.