Dinin alanını pozitif ilim ile Felsefeden ayırmak gerekiyor. Pozitif ilim eşyayı, duygu ve deneylerle tanıtırken, felsefe aklın verilerine doğru kanat açıyor. Aklın sınır kalıpları içinde metafizik meselelere ve bir takım problemlere çözüm arıyor. Dinin dünyası ise vahye dayalı bir aşk, coşku ve ilham pınarıdır. Din elbette duyularla aklı reddetmiyor, aklı dînî hayata düzen sağlayıcı dış unsur olarak görüyor. Duyular ve akıl insanı ne kendi özüne, ne de dînin özüne götürebilir. Din aşkın eseridir.
"Benim nefesim âlemde ne canlar yakmıştır. Benim fânî sözlerimden ne bakalar coşup zuhûr etmiştir. Kulaklar benim sözlerimin ancak dışını anlıyor, özümden kopup gelen feryatları kim anlayacak?"