murat menteş kitaplarının absürt evreninde dolaşmaktan fazlasıyla keyif alıyorum. ruhi mücerret de bitmesin diye uzatmalara oynayarak azar azar okuduğum kitaplardan biri oldu. kitap, hem tanıdıklarımızdan biri olabilecek hem de asla tanıma şansımızın olmayacağı karakterleriyle ölüm ve yaşam kavramlarına yüz güldürüp göz yaşartacak şekilde yaklaşmış. kötü karakterin keskinliği ve her an bir şeyler yapabilecek olması okurken normalde olanın aksine hiç rahatsız etmedi, çünkü kötüler ve kötülükler de kitabın temposuna çok güzel yedirilmişti. sözü çok uzatmadan 100 yaşına gelmiş ve hayattan tek beklentisi artık ölmek olan kurtuluş savaşı gazisi kahramanımız ruhi mücerret'in yaşadığı her bir olay sonrası değişen, mezar taşına yazdırmayı planladığı cümleleri kronolojik olarak paylaşmak istiyorum. çünkü çok iyi aslsdlsdlşd
"sizi ayakta karşılayamadığım için özür dilerim"
"2005'te öldüm, bu durumda kaç yıldır sigara içmiyorum?"
"kurtuluşu için savaştığım ülkeye yeni yeni adapte oluyorum"
"nutella'nın tadı hala damağımda"
"tehditler bana sökmez"
"benim için de dua et barbie"
"barbaros hayrettin paşa'nın ne hissettiğini şimdi daha iyi anlıyorum"
"ölü canlar bir olalım"
"uykum eskisinden de ağır"
"bu taş başka mezara ait fakat elden ne gelir?"
"yalnızca geceleri dışarı çıkmama müsaade var"
"yaşamak bir ayrıcalıktı!"
inceleme kılıklı övgü bölüm 2 burada bitmiştir, kitapla kalın..