Tartışmasız bu yılın en'lerime girecek ilk kitabını okudum sanırım. Yazarının adını da ISABEL ALLENDE, şöyle büyük puntolarla hem sayfama hem kafama kazıyayım.
.
Yazarının hayatına baktığımızda, yaşadıklarından yola çıkarak yazılmış bir aile romanı görüyoruz. Yazarın amcası olan Salvador Allen, 1973 yılında Şili'de askeri darbe ile indirip öldürülen sosyalist bir lidermiş. İsabel Allende'nin hayatı da o olaydan sonra hep sürgünlere gebe olmuş.
.
Bir asır ve üç kuşak bir aile, onlarca karakter, her karakterden ayrı bir roman çıkartabilecek kadar mükemmel kurgular. Acıyı da mutluluğu da, doğumu da, ölümü de, hırsı da vicdanı da ordaymışcasına, sanki dördüncü kuşaktan aralarına sızmışcasına okurun içine işleyecek betimlemeler...
.
Fantastik ögelerle aşırıya kaçmadan, büyülü gerçeklikle seni sarıp sarmalayan roman, ikinci kısımda adeta büyülü gerçeklikten acılı gerçekliğe keskin bir dönüş yapıyor. Bu dönüşün sebebi de, ülkemizce yakından bildiğimiz askeri bir darbe, postallar, dipçikler, işkenceler, tecavüzler ve penceresiz hücreler ve geri dönüşsüz sürgünler...