Seri katiller ve cinayetlerle dolu oldukça değişik ve ilgi çekici bir kitaptı. Gözünü açan bir cesetle başlayan kitap, bir karakterden diğerine geçiyor, günümüz ve bir yıl öncesine gidip geliyor.
Kitabın ana kahramanları; bir polis aynı zamanda adli fotoğrafçı olan Sandra, hafıza kaybı yaşayan ama fazlasıyla zeki, bakış açısı oldukça değişik ve mutlaka olayların sonucuna ulaşan Marcus ve bir yıl öncesinde anlatılan bir avın peşinde olan Avcı.
Kitapta yok yok. Ölmek üzere bulunan bir seri katil, kayıp bir kız, bir inşaattan düşüp ölen bir gazeteci, öldürdüğü kişilerin hayatlarını çalıp yaşayan biri, gizemli İnterpol ajanı, tekerlekli sandalyeye bağlı bir sporcu, yirmi yıl önce annesinin cesedinin yanında iki gün geçiren bir genç, kör bir polis.
Marcus kaybolan Lara’yı, Sandra ise öldürüldüğünü öğrendiği kocasının katilini bulmaya çalışıyor. Olaylar o kadar karmaşık bir hale geliyor ki, gizemli mektuplar, şifrelerle kendilerini garip olayların içinde buluyorlar.
Seri katiller, cinayetler ve intikamlarla dolu bu kitabı, Marcus ve Sandra’yı neler bekliyor, bu olayların nedeni ne, sonunda ne olacak, olaylar nereye bağlanacak diye merakla okuyorsunuz. Kitabın sonunda yazar her şeyi öyle güzel birbirine bağlıyor ki şaşırıp kalıyorsunuz.
Merakla okunan, gizem dolu, temponun hiç düşmediği ve şaşırtan finali ile muhteşem bir kitaptı.