Bütün gördüğümüz güzel şeylere rüya gibi diyoruz. Ama hiç bir şeyin rüyalar kadar güzel olmayacağını da biliyoruz. Öyleyse neden bu hayata önem verip rüyalardaki o daha güzel hayatı boş veriyoruz? Bir de “Deliksiz bir uyku uyudum.” diyen aptallar var. Yani rüyasında hiç bir şey görmeyen aptallar.
Belki kendi rüyalarıma olan inancım yüzünden düştüm bu duruma, belki de her şey aramızda geçen konuşmalar yüzünden oldu. Fakat rüyaların birer işaret olduğunu düşünmeyi terk edemem.
"Gerçeğe ulaşabilmek için hayatta bir kez olsun o zamana kadar inandığımız her şeyden sıyrılmak ve bütün bilgiyi temelden ve yeniden kurmak gerekir."
| Descartes
Nefs kıvrılan bir gecede inleyen bakire yüreğidir. Sizin kalbiniz, büyük bir göğsün yanında susan bir erkeğin yüreği ne bilir! Erkek aşkın üzerine susan ve artık alevli göğüsler bilmeyendir.
Bir gün babam, elindeki rakı kadehini kafasına diktikten sonra 'Astronot olmayı falan hayal etme; o işler bu ülkede ol maz' dedi. Astronot olamayacağımı ve bir uzay aracının içinde kâinatı dolaşamayacağımı anlayınca derin bir melankoliye ka pıldım. Sonra Hayyam'ı tanıdım; hani şu şarap üzerine dünya nın en güzel şiirlerini yazmış olan büyük Hayyam'ı... Ve şöyle düşündüm: 'Kâinatı dolaşmak için bir uzay aracına ihtiyacım yok, yüksek ruhlu bir şair olabilirsem göğün yedi katında, şiirin kanıtlarıyla dolaşabilirim ve her gün Hayyam'ın içtiği ka dar şarap içersem, astronot da olabilirim."