Ah, karınca olsaydım. Harmanların usanmaz bekçisi olsaydım. Her buğday tanesinde bir şafak. Yüklenseydim bu şafak ağırlığını. Karıncalar kentine buğday içinde biraz bulut, biraz gök ve biraz çakmak sertliği taşısaydım. Her buğday tanesi, bir kitap gibi, kutsal bir kitap gibi bana ögretseydi secdeyi, şükrü. Çalışmanın kutsallığını. Yaşası diyecektik o vakit, yağmur hışırtısından kaçırdığımız taneler.