Kişisel bir dramın ve öykünün toplumsal dramlar ve öykülerle bütünleştiği bir anlatı, bir tanıklık, hesaplaşma... Betimleyici, açıklayıcı, eleştirel bir tanıklık aynı zamanda... Bir yazarın, insanın, geleneksel olandan-tradisyondan-koparak modern olana, gökkuşağının dünyasına uzanan yolculuğunun öyküsü, sözün dünyasından yazının dünyasına uzanan bir yolculuk...
Mehmed Uzun, Türkçe kaleme aldığı ilk anlatı olan Ruhun Gökkuşağı'nda Urfa'dan İsveç'e, cezaevinden yazarlığa, yerelden evrensele ulaşan kendi kişisel öyküsünü, son derece samimi, edebi ve entelektüel bir üslupla anlatıyor.
Mehmed Uzun'un "silahı", bilindiği gibi kelimeler, ancak bunlar dil ustasının değer yargılarından süzülmüş, ses ve anlam ve en önemlisi "söylenmemiş" olanın altyazısı olarak ifadelendirilmiş kelimeler....
İngmar Björkstein